SON DAKİKA
Hava Durumu

Maden faciası ve tevekkül anlayışı

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2022 20:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2022 20:24
Kıymetli okuyucularım,
Bartın-Amasra’daki maden faciası yüreklerimizi yakmıştır. İçimize ateş düşmüştür. Bu elim ve vahim olayla ilgili herkese bir şeyler söylüyor. Ben kitabımız Kuran’dan bahsetmek istiyorum. Nisa suresi ayet 79. Rabbimiz “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir” buyrulmaktadır. Diy. İş. Bşk. Kuran Meali. Sayfa 89. Bazı görüşlere göre “Kader ve Kaza” akılla çözülecek bir sır değildir. Bu konuda kendisine göre yorum yapan insan şarırır. Keşke denemek için ilmi ve aklı iyi kullanıp sonra tevekkül etmek lazımdır. Hz. Ömer(r.a)’in önce deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül et talimatı bu konuda bize ışık tutmaktadır. Çünkü yüce Rabbimiz insanların hür iradeleriyle seçecekleri şeyleri ezeli ilmiyle bilir. İnsan(kul) istediği ve dilediği için Allah o fiili(işi) yaratır. Allah bildiği için insan o işi işlemez. Buradaki incelik çok hassastır. Yani Yüce Allah bildiği belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız onun ezeli ve mutlak anlamda bilinmektedir. Bu sebepten dolayı Allah emir ve yasaklarına uymadan insanları sorumlu tutmuştur.
Kıymetli okuyucularım, Kader konusunda bilinmesi gereken bir başka husus şudur. “Kader içyüzünü ancak Allah’ın bilebileceği mutlak ve kesin bir biçimde çözümlenmesi mümkün olmayan bir ilahi sırdır. Dolayısıyla kader konusunu kesin biçimde çözmeye çalışmak insan kapasitesini zorlaması ve imkansıza talip olması demektir. (Diy. İş. Bşk. İlmihal İman ve İbadet, Cilt 1. Sayfa 129) Kader ve kazaya inanmak iman esaslarındandır. Ancak insanlar kaderi bahane ederek kendilerini sorumluluk ve mesuliyetten kurtaramazlar. Bir insan Allah böyle yazmış alın yazım buymuş bu şekilde takdir etmiş, ben ne yapayım diyerek günah işlemeyeceği gibi, günah işledikten sonra da kendisini masum ve suçsuz gösteremez. Yani kaderi bahane edip mazeret olarak ileri süremez. Olumsuz sonuçlar ve istenmeyen olayların neticesinde kadere sarılmak İslam’ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. Olumsuzlukların önlenmesi için gerekli tedbirleri almak esastır.
Kıymetli okuyucularım, kader konusunda Hz. Ömer(r.a)’in hatırası önemlidir. Bir grup sahabe ile Şam’a giderken Şerağ denilen köye vardıklarında Şam’da çok yaygın bir veba salgını olduğunu duyar. İlgililerle yaptığı görüşme sonucu geri dönmeye karar verir. Kendisine “Ey Ömer, Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun” denildiğinde, “Evet Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz” demiştir. Sonrada şu örneği vermiştir. “Ey Ebu Ubeyde deveni iyi doyurmak için derenin otlu tarafına mı bağlarsın yoksa çorak tarafına mı bağlarsın? İkisi de kaderdir. Ancak sonuçları bir değildir. Akıllı insana yakışan otlu yeri tercihtir buyurarak ilmi ve akli tedbirlere dikkat çekmiştir. Bak. Dr. Dilaver Selvi, Ehli Sünnet İnancı, sayfa 168-169. Teselli babından yapılan hatalar ve ilmihaller kadere bağlanırsa hata yapmış oluruz. Kaza, kader ve rızkı iyi anlamamız lazımdır.       
 
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.