Kıymetli okuyucularım
Kimse kimseyi kandırmasın ve yalan yanlış yöntemlerle oyalamasın. Sistemlerin adı ne olursa olsun onu tatbik edecek ve yaşatacak insandır. İnsanın tahribatı, sistemlerinde tahribatıdır. İsim şeriatmış, laikmiş, cumhuriyetmiş, demokrasiymiş, krallıkmış, emirlikmiş, hilafetmiş hiç fark etmez. Mesela Cumhuriyet kavramı dikkat edilirse İran'da Cumhuriyet Saddam Hüseyin'in Irak’ı da cumhuriyetti daha başka cumhuriyetler de vardır. Bunların arasında halkı aç sefil, hakkını aramayan nice garibanlar vardır. İtilen, kakılan binlerce insan mevcut... Suriye'ye bakalım bölünmüş parçalanmış iç savaşa itilmiş yüz binlerce hatta milyonlarca insan ülkesini terk etmiş. Fakat Suriye'de sözde göstermelik seçimler yapılıyor ve Esad denilen kişiye %95 ,(yüzde doksan beş) oy alarak makamını koruyor. Göstermelik demokrasi, göstermelik seçim ve göstermelik hukuk…
Bu bağlamda Atatürk'ün inkılapçılık ve laiklik anlayışı çok iyi araştırılmalıdır. Toplum hayatından hurafelerin atılması, din adına yapılan şahsi istismarlarının önüne geçilmesi, batıl fetvaların önlenmesi gibi yapılan çalışmalar düzenlemeler sosyal ve kültürel hayatımızı şekillendirmiştir. Ancak bu çalışma ve düzenlemeler birilerini rahatsız etmiştir. Çünkü beslendikleri değirmenin suyu kesilmiştir. Bundan rahatsız oldukları için bütün ihanetlere iftiralara başvurmuşlardır. Saçma ve sahte belgelerle Atatürk'ü din düşmanı ilan edecek kadar ileri gitmişlerdir. Onların yaşayan müritleri sempatizanları bugün de mevcuttur.

Kıymetli okuyucularım
Siyasi bir rejim olarak ve milli egemenliği milli iradeyi ve hırs seçimleri esas kabul eden sistemin adı cumhuriyettir. Halka dayanan ve gücünü halktan alan bir devlet idaresidir. Cumhuriyet idaresinde egemenlik bir kişiye veya bir zümreye ait değildir. Toplumun bütününe aittir. Bizim inancımızda da Cumhuriyet iradesine yer verilmektedir. Atatürk Cumhuriyet'i demokrasi kavramı ile ele almıştır. Yani Cumhuriyet demokrasi ile yönetilen bir devlet biçimidir. Onun için Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasa ifadesini bulduğu şekli ile demokratik laik ve sosyal hukuk devleti olarak, değişmez bir yapı ya sahiptir. Bunu fırsat bilen bazı kötü niyetli kişiler gönüllü kuruluşlar adı altında vakıf, dernek, cemaatleşme gibi yapılanmalarla Atatürk'e ve onun şahsında Cumhuriyet'e karşı tavır almışlardır. Atatürk ise bunların icabına bakmıştır.

Başta tekke, zaviye, mason locaları, rotary ve lions kulüpleri ve bazı ihanet içerikli dernekleri kapatmış yetkililerden hesap sormuştur. Kötü niyetli tipler çıkarcı ve menfaatçiler bugün de pusuda beklemektedirler. Türkiye 15 Temmuz 2016’ara bu gafletler yüzünden gelmiş ve getirilmiştir. Bilinmesi gereken şudur, din istismarcıları inançla aldatanlar laikliğe karşı cephe alanlar dürüst ve adil değillerdir. Çünkü dini kurallar gündemde olsa çoğunun elleri kesilir, divan-ı harp de yargılanırlardı.