Kıymetli okuyucularım
Türkiye'nin devlet olarak altı (6) temel ilkesi vardır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık. Bak Prof. Dr. Semih Yalçın Türk inkılap Tarihi ve Atatürk ilkeleri Sayfa 433-449. Bu altı temel ilkenin birincisi olan laiklik yıllardan beri tartışılmaktadır. Herkes kafasına göre yorumlamıştır. Özellikle Atatürk'e ve Cumhuriyet'e karşı açık ve kapalı olarak tavır alanlar, laikliği dinsizlik olarak lanse etmişlerdir. Halbuki başta Fransa olmak şartıyla Avrupa'da Engizisyon Mahkemeleri'nde dine dayalı olarak yaptığı işkenceler, yağlı kazıklara geçirilen insanların unutulmaz ve acıklı manzaraları Fransız ihtilali ile son bulmuş ve dini baskılar kaldırılarak laiklik sisteme girilmiştir. Onun için kelime olarak ruhani olmayan, dine dayanmayan fikir ve prensip anlamına gelmektedir.
Laik olmak, dünya işlerini din işlerinden, dini otoriteden ayrı olarak ele almak anlamına gelmektedir. Laiklik ise sosyal hayata din kurallarına tabi olmayan hukuk anlayışını ifade eder. Halbuki gerçek anlamda laiklik din ile devlet işlerinin ayrılması ve devletin din karşısında tarafsız kalmasını ve farklı dinlere inananlar arasında hiçbir ayrım yapılmamasını ve böylece din özgürlüğünün sağlanmasını buna karşılık dini otoritenin esasların ve inançların hiçbir şekilde devlet ve dünya işlerine karıştırılmamasını gerektiren bir ilkedir. Bak. Hüsamettin Ünsal Laiklik ve Atatürk'ün Laiklik Politikası Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt V. Sayı 15 Temmuz 1989 Sayfa 596.
Bir başka ifade ile devletin Allah ile kul arasında arasından çekilmesi ve dinin de devlet işlerine karışmaması yani akıl ile imanın yetki alanlarının birbirinden ayrılmasıdır. Arnold Toynbee tarihçi açısından Din isimli eserinde (Tercüme İbrahim Canan İstanbul 2008 sayfa 266.) şöyle diyor, "Laiklik ile aynı zamanda hür düşünce güvence altına alınarak toplum hayatına din hürriyeti getirilmiş ve kişilerde dini inançlar da serbest bırakılmışlardır. Bu anlamda laiklik kesinlikle din düşmanlığı ya da dinsizlik değildir."
Kıymetli okuyucularım
Allah kısmet ederse laiklik konusunu geniş olarak yazıp sizlerle paylaşacağım. Ancak bilinmesi gereken hakikat şudur, laikliğin devamlı olarak aleyhinde konuşulan şarlatanlar medyatik şovmenler iş olsun babında laiklik karşıtı görünüyorlar. Dini kurallar çarpılmadan aslına uygun olarak uygulanırsa bu malum tiplerin çoğunun elleri kesilir, çoğu divanı harp de yüksek mahkemelerde yargılanır. DEVAM EDECEK...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
LAİKLİK, DEMOKRASİ VE CUMHURİYET -1
Türkiye'nin devlet olarak altı (6) temel ilkesi vardır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık. Bak Prof. Dr. Semih Yalçın Türk inkılap Tarihi ve Atatürk ilkeleri Sayfa 433-449. Bu altı temel ilkenin birincisi olan laiklik yıllardan beri tartışılmaktadır. Herkes kafasına göre yorumlamıştır. Özellikle Atatürk'e ve Cumhuriyet'e karşı açık ve kapalı olarak tavır alanlar, laikliği dinsizlik olarak lanse etmişlerdir. Halbuki başta Fransa olmak şartıyla Avrupa'da Engizisyon Mahkemeleri'nde dine dayalı olarak yaptığı işkenceler, yağlı kazıklara geçirilen insanların unutulmaz ve acıklı manzaraları Fransız ihtilali ile son bulmuş ve dini baskılar kaldırılarak laiklik sisteme girilmiştir. Onun için kelime olarak ruhani olmayan, dine dayanmayan fikir ve prensip anlamına gelmektedir.
Laik olmak, dünya işlerini din işlerinden, dini otoriteden ayrı olarak ele almak anlamına gelmektedir. Laiklik ise sosyal hayata din kurallarına tabi olmayan hukuk anlayışını ifade eder. Halbuki gerçek anlamda laiklik din ile devlet işlerinin ayrılması ve devletin din karşısında tarafsız kalmasını ve farklı dinlere inananlar arasında hiçbir ayrım yapılmamasını ve böylece din özgürlüğünün sağlanmasını buna karşılık dini otoritenin esasların ve inançların hiçbir şekilde devlet ve dünya işlerine karıştırılmamasını gerektiren bir ilkedir. Bak. Hüsamettin Ünsal Laiklik ve Atatürk'ün Laiklik Politikası Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt V. Sayı 15 Temmuz 1989 Sayfa 596.
Bir başka ifade ile devletin Allah ile kul arasında arasından çekilmesi ve dinin de devlet işlerine karışmaması yani akıl ile imanın yetki alanlarının birbirinden ayrılmasıdır. Arnold Toynbee tarihçi açısından Din isimli eserinde (Tercüme İbrahim Canan İstanbul 2008 sayfa 266.) şöyle diyor, "Laiklik ile aynı zamanda hür düşünce güvence altına alınarak toplum hayatına din hürriyeti getirilmiş ve kişilerde dini inançlar da serbest bırakılmışlardır. Bu anlamda laiklik kesinlikle din düşmanlığı ya da dinsizlik değildir."
Kıymetli okuyucularım
Allah kısmet ederse laiklik konusunu geniş olarak yazıp sizlerle paylaşacağım. Ancak bilinmesi gereken hakikat şudur, laikliğin devamlı olarak aleyhinde konuşulan şarlatanlar medyatik şovmenler iş olsun babında laiklik karşıtı görünüyorlar. Dini kurallar çarpılmadan aslına uygun olarak uygulanırsa bu malum tiplerin çoğunun elleri kesilir, çoğu divanı harp de yüksek mahkemelerde yargılanır. DEVAM EDECEK...