10 Kasım 1938 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılmasıyla Cumhuriyet dahil çekişmeler, iç ve dış çatışmalar başlamıştır. Halen de devam etmektedir. Araştırılıp, incelenirse Türkiye’den başka laikliğin tam olarak uygulandığı Müslüman bir ülke yoktur. Ayrıca Kur’an ve sahih sünneti rehber edinen ehli sünnet inancını başına taç yapan başka bir Müslüman ülkede yoktur. Buna rağmen içine devamlı olarak fitne, fesat tohumlarının atıldığı, karıştırılmaya ve çatıştırılmaya itilmek istenen başka bir ülkede yoktur. Halbu ki bir insan hem Türk hem Müslüman, hem Atatürkçü, hem laik, hem şanlı peygamberimiz Hz. Muhammed’in (SAV) ümmeti olamaz mı? Bunların bir araya gelmesi hiç de zor değildir. Yeter ki bu erdemleri taşıyabilelim. İşte o zaman olay kendiliğinden çözülür. Yeter ki çözüm isteyelim. Son zamanlarda Türkiye’de hız kazanan oyunların geçmişi bellidir. Çoğalan mürit sayıları, çoğalan tarikat önderleri, çoğalan taklitçi, çakma aydınlar ve çoğalan rant muslukları. Bir çok Avrupa ve batı ülkelerinde vatandaşlardan kilise vergisi kesilmektedir. Hastane odalarında Haç sembolü vardır. Tatiller cumartesi ve Pazar günleridir. Çünkü Yahudilerin de, Hristiyanların da toplu olarak yaptıkları dini ayinler bugünlerdedir.  Çoğu düğünler ve nikahlar resmi olarak kiliselerde ve havralarda yapılır. Okullarında resmen din eğitimi verilmektedir. Üniversite kampüslerinde sembolik kilise vardır. Kimse ortaya çıkıpta burası okuldur, çan sesi istemiyoruz diye mahkemelere başvurmaz. Milletvekilleri, bakanlar, başkanlar, liderler kutsal kitapları üzerine yemin ederler. Büyük hastanelerde din telkini için görevli vardır. Es kaza Türkiye’de vatandaştan cami vergisi diye bir para talep edilse bir çok insan mahkemelere başvurur. Öyle zannediyorum ki AİHM’sine gidenler çıkar. Tatil günlerimiz perşembe ve cumaya alınsa yada cuma ve cumartesiye çekilse yer yerinden oynar. Mahkemelerde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kur’an-ı Kerim üzerine yemin edilse, aydın geçinen şu laik yobaz takımı, dinci ve dindar geçinen sahtekar yobaz takımından daha beter olur. Hangi taraftan olursa olsun bu aşırı marjinal grupların ve kafaların kendi taraflarını haklı görmeleri net bir aldatmacadır. Bu oyunlar sergilenirken devamlı kaybeden Türkiye ve Türk Milleti olmuştur. Parçalanmak ve bölünmek istenilen ülke Türkiye’dir. Açık olarak Türkiye’ye yazık oluyor. Adnan Oktar’dan, Müslüm Gündüz’den, Ali Kalkancı’dan, FETÖ’den inşallah birileri ders almıştır. Onun için diyorum ki yetişen gençliğimize bunları anlatmak, seminer vererek, konferanslar vererek ufuklarını açmak lazımdır. Özellikle okullarımızda mutlaka yurttaşlık dersleri verilmeli ve milleti millet yapan değerler beyinlere kazınmalıdır.
Devam edecek…