Şahit olduğunuz ‘yağmur duaları çok düşündürücü’ bir o kadarda yoruma muhtaçtır. Bazı bölge ve illerimizde ‘bu sırlarda kar duasıda yapılmaya başlandı. Keşke “tahrip edilen ahlakımız” kokuşmaya yüz tutmuş insanlığımız için çare arayıp ‘dua edebilsek” demekten başka çaremiz yok. Nuh suresinin 19 ve 20’nci ayetlerinde “Allah ‘yeryüzünü sizin için bir sergi yapıştır ki’ oradan geniş yollarda yürüyesiniz”. Buyurmuştur. Aynı surenin 15-16 ve 17’nci ayetlerinde ise “Görmediniz mi ‘Allah yedi (kat) göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır. Onların içinde nasıl ayı ‘bir ışık’ güneşi de bir kandil yapmıştır. Allah ‘sizi (babanız âdemi) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı) buyurmaktadır. “Biz ‘yeryüzünü bir döşek’ dağlarıda birer kazık yapmadık mı? Taneler ‘bitkiler’ sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık”. Nebe suresi ayet 14-15-16. Naziat suresinin 27-30-31 ve 32’nci ayetleri ise ‘dünyanın dengesini bozmaya çalışanlar için açık uyarıdır. “Ey inkârcılar ‘(dünya perestler) sizi yaratmak mı daha zor’ ahenk(güzellik ve cazibe) vermiştir. Ardından yeryüzünü düzenleyip döşedi.  Ondan suyunu ve merasını (ovaları) çıkardı. Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. Bunları sizin için hayvanlarınız için bir yarar(fayda) kaynağı yaptı. “Naziat suresi ‘ayet 27-33. Tekvir suresinde Rabbimiz “Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) bütün canlılar toplandığı zaman” buyurarak ‘ekoloji dengeye dikkat çekiyor. İnsanın tabiatla ‘doğayla olan ilişkisi’ atamız Hz.Adem başlamıştır. Kâinat kitabı dediğimiz varlıklar âlemi ‘insan için sadece mideyle ilgili değildir. Karınca kolonilerinden (sürülerinden) ‘arıların faaliyetlerinden alından ‘bütün canlıların biyolojik yapılarına bakın. Hepsinde bir düzen ve ahenk(güzellik ve de disiplin) vardır. Ancak yaratılış gayesinde uzaklaşan insanoğlu’ doğanın ve tabiatın katili olma noktasında’  suçlu duruma düşmüştür. İlmi verilere ‘bilimsel ikazlara’ ilahi uyarılara rağmen bir türlü uslanmamıştır. Hem ferdi ‘hemde toplumsal dalgalanmaların neticesinde’ tabiatın cellâdı olmaya devam etmiştir. Kirletilen hava ‘kirletilen’ hatta zehirlenen sular ‘yakılan ve yaktırılan ormanlar ‘imha edilen canlılar’ yükselen çöp dağları birilerinin işine gelmiştir. Din ‘iman’ ahlak ‘hukuk’ adalet ve sosyal paylaşımlar ‘askıya alınmıştır. Sloganlarla ve söz kalabalığı ve laf ebeliği ile işler geçiştirilmiştir. Madde kolik ‘çıkarcı’ menfaat perest ‘kapitalist zihniyetler’ hem zehirleme yöntemleriyle’ hemde zehirleme karşı panzehir arayışlarıyla’ kazançlarına kazanç katmaya devam etmektedirler. Geldiğimiz noktada insanlık perişan ve mağlup olmuştur. Bu perişanlığın ve mağlubiyetin mesulleri artık dünyamızı kirletmesinler. Türkiye de buna dahildir…