SON DAKİKA
Hava Durumu

KISSADAN HİSSE ÇIKARMAK İÇİN OLMUYOR BEYLER DİYORUM

Yazının Giriş Tarihi: 23.12.2020 16:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.12.2020 16:41
Anlatacağım hisse 1985 yılında, Antalya’da Gebizli Eğitim Merkezi’nde, müftüler ve vaizler seminerinde Rahmetli Ahmet Serdaroğlu hocamız tarafından anlatılmıştır. Kendisi Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, Teftiş Kurulu Başkanlığında bulunmuş, muhterem bir hocamızdır. Mekânı cennet olsun. Hadise şudur; Bir zamanlar illerimizden birisinin mülki amiri olan valinin adı rüşvet olayına karışır. Hadise herkes tarafından duyulur. Pazarın kurulduğu gün vali bey yanında hanımı ile birlikte balık almak için pazara iner. Yanında koruması vardır. Valiyi gören bir Yörük (Türkmen) vatandaş, eline balık alır ve kuyruğundan koklamaya başlar. Vali bey müdahale ederek “Dede balık baştan kokar. Yanlış yerden kokluyorsun” der. Yörük dede lafını yapıştırır; “Vali efendi biz başın koktuğunu iyi biliyoruz. Ben kuyruk da kokmuş mu diye oraya bakıyorum” dediğinde, valinin yüzü kızarır. “Yürüyelim hanım” diyerek pazardan çıkarlar. Türkiye’de belki de buna benzer yüzlerce olay vardır. Nedense hiçbirisi sorgulanmıyor. Yaptıkları, yapanların yanına kar kalıyor. Bu bağlamda Ankara Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş Bey’i tebrik etmek lazım diye düşünüyorum. Şeffaf, açık, hesap verebilen ve hesap soran bir anlayışa, toplum olarak çok ihtiyacımız var. Atalarımızın dediği bir söz var; “Gelen gideni aratırmış” derler. Seçim arifesinde acı gerçekler başlıklı şiirinde Osman Yüksel Serdengeçti konuya şöyle parmak basıyor; “Maşallah her telden çalanımız var. Bol bol iftiramız yalanımız var. Laf yüklü kalkınma planımız var. Överiz milleti her sözümüzde ‘Koltuktan’ başka bir şey yok gözümüzde... Ağırlaştı günden güne vergiler. Sığırlaştı gazeteler, dergiler.” Diyerek devam ediyor. Adı geçen şiir 1965 tarihinde yazılmış ve yayınlanmıştır.  Son zamanlarda Türk gençliğinde Türk Milleti’nde örnek ve model olması gerekenlerin ağızların çıkan, çirkin ve kaba ifadeler, galiz ve hoş olmayan sözler, insanlarımızı tiksindiriyor. İçimize nefret tohumları ekiyor. İster istemez sorguluyoruz. ‘Bu mudur siyaset, bu mudur politika? Nezaket, incelik, zarafet, edep, haya, söz söyleme sanatı ve konuşma adabı böyle mi olmalıdır?’ Bir yer ve mekân Türk Milleti’nin odak noktası olan Türkiye Büyük Millet Meclisi olursa durum daha çok vahim oluyor. Filozof Jon Davey 1927’de şöyle yazmıştır; “Demokrasinin hastalıklarına karşı, en tehlikeli ilaç daha çok demokrasidir” diyor. Türkiye’de 04.07.2002’de yapılan bir araştırmada, katılımcıların yüzde doksanı demokrasinin işlemediğine inanmaktadır. Kay. Yeni Şafak Gazetesi. Demokrasimiz ve Kralları. Sayfa 202. Gelinen noktada ‘Gazi Meclisine’ yakışmayan onun için şahsı manevisini zedeleyen argo söz ve ifadelerden artık uzaklaşılsın. Orası kabadayılar sokağı değil, milletin meclisidir.  
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.