Çakal sürüleri paranı dölleri bir takım şarlatanlar. Devamlı sayıları artıyor. Hepsi de derviş ve idealist görünürler Zaman gelir Yunus Emre’den bahsederler, zaman gelir Mevlanacı geçinirler. Sık olarak Ümmet-i Muhammet’ten bahsederler. Hepsi de dindar geçindiğini iddia eder. Cenneti çok iyi pazarlarlar. Üçkağıtçılıklarını, dünyaperest olduklarını gizlemek için hepsi de dindar geçinir ve dindar görünürler. Halbuki Yunus; “Bir avuç toprak, bir yeşil yaprak. Ne felsefe, ne vesvese. Bir damla su, hakikat işte bu” diyen gönül dostudur. Abdurrahim Karakoç’ta bu reziller için şöyle sesleniyor; “Hiç bitmeyeceğini zannettiğiniz bu hayat, ummadığınız bir anda bitecektir. Çoğunuz inanmadığınız halde inanır göründüğünüz bir mekana gideceksiniz. Bu dünya sizin için yok artık. Hırsızlığınız, rezilliğiniz, haram paralarınız, fuhuşunuz sizinle beraber gömülecektir. Mübarek toprak da sizlerle kirlenecektir.” Sonra da duygularını şiire döküyor; “Yiyince doyar mı gittiğiniz yer, uzak bir diyar mı gittiğiniz yer. Ölümden öteyi anlatın bize, dünyaya uyar mı gördüğünüz yer” diyor. Ziya Gökalp’de şöyle diyor: “Yüce Tanrı bize doğru irfan ver. Medeniyet eksik, tamam edelim. Bir nurlu din, bir ateşli iman ver. Yoldan çıkan hali İslam edelim. Yoldaşımız izan olsun. Amin. Rehberimiz Kuran olsun. Amin.” Bu şarlatanların yaptıklarından bıktık. Birisi çıkar Atatürk’ün posterini, Almanya’da konuşma yaptığı salona boynuna ip bağlayarak Tekbr sözleriyle yerlerde sürükler. Birisi çıkar gurbetçilerden dine hizmet ayakları ile 1 Milyona yakın Mark’ı toplayıp Almanya’dan Amerika’ya kaçar. Birisi çıkar “Bana vahiy geliyor. Ben Allah’la konuşuyorum” der. Bir diğeri kendisinin İsa Mesih olduğunu söyler. Ötekiler çıkar Mehdilik iddiasında bulunur. Birileri çıkıp kurduğu dandik şirketlerle saf Müslümanları dolandırır. Artık bunlardan bıktık. Müslüman olarak bunlardan utanır olduk. Maalesef sahip oldukları çevre ve oy potansiyeli sebebiyle hepsi de siyasetçilerden tevassud ve himaye görmüşlerdir. Hala da görmektedirler. İşte Solonay ve GATA’daki skandal. Bunların sızmadığı yer ve kurum kalmadı. Bu bağlamda Müslümanları uyarması gereken, kurum birinci derecede Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Ne yazık ki hiç sesi çıkmıyor. Erol Mütercimleri mahkemeye verenler, davalar açanlar bu şarlatanların karşısında niçin susuyorlar? Cidden merak konusudur. Diyanet teşkilatı, merkez ve taşra olarak kürsülerden ve mimberlerden Müslümanları yarmalıdır. Kendi bünyesindeki Menzilcileri ve diğer grupların sempatizanlarını ikaz etmelidir. Aksi halde çok daha acı ve çirkin olaylar kaçınılmaz olur. Gaflete iyi niyet 15 Temmuz 2016’ları getirmiştir. Daha önceleri Müslüm Gündüz (Ben karanlık diyorum) Ali Kalkancı hadiseleri de bir gafletin sonucudur. Yaşanan olaylar gençliğimizi menfi şekilde etkilemektedir. Mesül olanlar mutlaka gerekli tedbirleri almalıdır. Allah bunlara fırsat vermesin. Amin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
KİM YAHU BU ŞARLATANLAR