SON DAKİKA
Hava Durumu

KİM SUÇLU, KİM SUÇSUZ?

Yazının Giriş Tarihi: 17.07.2017 21:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.07.2017 21:12
Sevgili okuyucularım. Türkiye’nin Amerika ve Avrupa ile olan ilişkilerinde yaşanılan gerilim ne getirecek, ne götürecek? Bunun hesabını yaparken üç noktaya dikkat etmek lazımdır. Birincisi diplomaside gösterilmesi gereken hassasiyet. İkincisi yalnızlığa itilen bir Türkiye’nin neticede katlanması gereken zorluklardır. Üçüncüsü ise kiminle dost kalacağımız noktasıdır. Bu unsurlara kısaca göz atalım.
     Avrupa ile gerilim yaşıyoruz. Fransa, Hollanda, Almanya, İngiltere, Danimarka, İsveç, Norveç ve İsviçre. Amerika ve Amerikan güdümlü olan muhtelif İslam ülkeleri. Katar olayında bunun açık örneğini gördük. Peki, suçlu Türkiye mi yoksa Türk milleti mi? Böyle bir sonuca evet demek, şahsen benim milli ve manevi duygularıma ihanet gibi gelir. Ancak dikkat edilmesi gereken diplomasi dili ve nezakettir. Mesela Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı döneminde sert ifadelere rastlayamayız. Ahmet Necdet Sezer’in, Rahmetli Süleyman Demirel’in ve diğerlerinin vatan sevgisinden şüphemiz yoktur. Onlar birer korkakta değildi. Ama dış siyasette hassasiyetlerini muhafaza etmişlerdir.
     Sayın Cumhurbaşkanımız’ın Almanya, Fransa, Hollanda hatta tüm Avrupa’ya rest çekmesi, aynı şekilde Amerika’yı dışlaması bize çok hoş ve onurlu gelmiştir. Zira Türk milletinin genel anlayışı “Zilletle yaşamaktansa, şerefle ölmek daha iyidir.”Ne yazık ki diş tepkiler böyle sürerken, içimizde de başta muhalefet partisi olmak kaydıyla, huzursuzluk had safhadadır. PKK’nın içte ve dıştaki yatakçıları, PYD ve diğerlerinin hamiliğini yapanlar ve fetöye kucak açanlar. Tüm bu çetrefilli ortamda siyaseti, feraset ilmiyle kucaklaştırarak gündem oluşturma zaruriyetine inanıyorum.
     Dış ve iç ihanetlere karşı tarih boyunca Türk milleti bir bütün olduğunu göstermiştir. İnşallah yine gösterecektir. Burada işaret etmek istediğim gerçek şudur. Tevazu ve alçak gönüllü olmak sahibini hem insanların nazarında, hem de Allah katında yükseltir. Derecesini arttırır. Dünya liderliğine soyunurken, mutlaka İslam tarihimizden ders almamız lazımdır. İslam’ın kılıcı olarak bilinen Halid Bin Velid’i İslam Orduları Başkomutanlığından Allah resulü şu gerekçe ile almıştır. Bir takım Müslümanlar zafer ve başarıyı Halid Bin Velid’den bilmişlerdir. Hâlbuki zafer Allah’ındır. İşte bu şuura çok ihtiyacımız var.
     Batılılar ve Avrupalılar için “İslam âlemi sömürülmesi gereken pazarlardır. Müslümanlar ise avlanması gereken hayvanlardır.” Bu kirli mantık dün böyle idi bugün de böyle. Elbette yürekler bir vurmalıdır. Ancak yürekler ikbal ve ihtiraslar uğruna kırılırsa tamiri mümkün olmaz. Son yıllarda Türkiye’de yürekler, kalpler kırılmıştır. Bir an önce tamir yoluna gidilmelidir. Aksi takdirde içte ve dışta kapatılması zor boşluklar doğacaktır. Ekonomik konularda bile çok çetin dönemeçler kaçınılmaz olur. Birlik şuuru yavaş, yavaş yara alır. Avrupa’nın ve batının Türk milletini sevmediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. İşte uyum yasaları, işte Kopenhag kriterleri ve işte netice. Avrupalı batılı olacağız diye, çeyrek ve karanlık aydınlar, aile hat-yatımızı perişan ettiler. Son söz olarak şunu söylüyorum. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.