Sevgili okuyucularım.
Dünya milletleri, Türk Milletini uzun zaman “Allahın ordusu” olarak bilmiştir. Gerçekten de Türk Milleti birlik, beraberlik içinde güçlü olursa zulüm biter, insanlık kurtulur. Bunun sebebi de sahte tanrıları ve sahte mabutları, kafalardan silen, Allah’tan başka ilah yoktur şuuru ve ülküsü içinde yaşamayı prensip kabul eden şuurdur. Bugün için şartlanmış insan yığınları, önceden programlanmış davranışları yerine getiren bir robot halindedir. Düşünme hafızasını yitirmiş, maneviyat duygusunu hayatından çıkarmış, yemeden, içmeden, cinsel arzularını helal-haram demeden yerine getiren bir canlar yığını, leş kesilmiş, kokuşmuş bir anlayışın kobayları. Adını sorarsanız “insan yâda insanlık.” Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce defa tefekkür, ekletme, düşünme emir ve teşvik edilmiştir. “Bunlar ayakta iken, otururken, yanlara üstüne yatarken hep Allah’ı hatırlayıp anarlar ve göklerin yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler.” (Bkz. Ali İmran Suresi, Ayet 191.) Bu yüzdendir ki düşünmek dinimizce ibadet sayılmıştır. Şartlanma kelimesi ise “Emperyalist, kapitalist ve komünist” sistemlerin eğitimleri vasıtası ile şekillendirilmiş bir kavramdır. Mesela Lenin ve arkadaşları “komünist devrimlerini” hazırlarken, Rusilin adamı İvan Pavlov’da o tarihlerde “ruh, şuur, düşünme gibi psikolojik kavramları” ret ediyor, bunların yerine “refleksoloji” koyuyordu. “Eğitim ve öğretim şartlandırmaktan ibaretti” tezini savunuyor, köpekler üzerinde “et ve zil” ile çalışmalar yaparak “şartlı tepkiler” kavramlarını geliştirip bunları “insan terbiyesine uygulamak” üzere “devrimcilere” yol gösteriyordu. Buradan anlaşılıyor ki “şartlanma” komünist, materyalist, emperyalist bir eğitim buluşudur. “Bir Köpeğin Serüvenleri” adı ile televizyonda seyrettirilen yâda seyrettiğimiz çizgi filmdeki “Joe” adlı köpek “belli şartlarda, belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış” ve de “tetik kelime” söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile yapmaktadır. İşte materyalizmin, emperyalizmin, komünizmin savunduğu öğrenme ve eğitim psikolojisi bu es-pri ve anlayış üzerine oturtulmuş bulunmaktadır. Komünist terörist ve vatan haini eşkıya militanlarında önünde öfkelendikleri böyle “tetik kelimeler” vardır. Bu hainler “Allah, millet, vatan, bayrak, din, mülkiyet” gibi kavramlar karşısında adeta köpürür ve kudururlar. Çünkü bu itler şartlanmışlar. Onun içindir ki geçmişte bazı üniversitelerde “sol elle, sağ göğse vurarak toplumun ortak malıyız” yürüyüşlerine şahit oldum…
Devam Edecek…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
Kim kahpe ve zalim, kim masum ve mazlum? (2)
Dünya milletleri, Türk Milletini uzun zaman “Allahın ordusu” olarak bilmiştir. Gerçekten de Türk Milleti birlik, beraberlik içinde güçlü olursa zulüm biter, insanlık kurtulur. Bunun sebebi de sahte tanrıları ve sahte mabutları, kafalardan silen, Allah’tan başka ilah yoktur şuuru ve ülküsü içinde yaşamayı prensip kabul eden şuurdur. Bugün için şartlanmış insan yığınları, önceden programlanmış davranışları yerine getiren bir robot halindedir. Düşünme hafızasını yitirmiş, maneviyat duygusunu hayatından çıkarmış, yemeden, içmeden, cinsel arzularını helal-haram demeden yerine getiren bir canlar yığını, leş kesilmiş, kokuşmuş bir anlayışın kobayları. Adını sorarsanız “insan yâda insanlık.” Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce defa tefekkür, ekletme, düşünme emir ve teşvik edilmiştir. “Bunlar ayakta iken, otururken, yanlara üstüne yatarken hep Allah’ı hatırlayıp anarlar ve göklerin yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler.” (Bkz. Ali İmran Suresi, Ayet 191.) Bu yüzdendir ki düşünmek dinimizce ibadet sayılmıştır. Şartlanma kelimesi ise “Emperyalist, kapitalist ve komünist” sistemlerin eğitimleri vasıtası ile şekillendirilmiş bir kavramdır. Mesela Lenin ve arkadaşları “komünist devrimlerini” hazırlarken, Rusilin adamı İvan Pavlov’da o tarihlerde “ruh, şuur, düşünme gibi psikolojik kavramları” ret ediyor, bunların yerine “refleksoloji” koyuyordu. “Eğitim ve öğretim şartlandırmaktan ibaretti” tezini savunuyor, köpekler üzerinde “et ve zil” ile çalışmalar yaparak “şartlı tepkiler” kavramlarını geliştirip bunları “insan terbiyesine uygulamak” üzere “devrimcilere” yol gösteriyordu. Buradan anlaşılıyor ki “şartlanma” komünist, materyalist, emperyalist bir eğitim buluşudur. “Bir Köpeğin Serüvenleri” adı ile televizyonda seyrettirilen yâda seyrettiğimiz çizgi filmdeki “Joe” adlı köpek “belli şartlarda, belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış” ve de “tetik kelime” söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile yapmaktadır. İşte materyalizmin, emperyalizmin, komünizmin savunduğu öğrenme ve eğitim psikolojisi bu es-pri ve anlayış üzerine oturtulmuş bulunmaktadır. Komünist terörist ve vatan haini eşkıya militanlarında önünde öfkelendikleri böyle “tetik kelimeler” vardır. Bu hainler “Allah, millet, vatan, bayrak, din, mülkiyet” gibi kavramlar karşısında adeta köpürür ve kudururlar. Çünkü bu itler şartlanmışlar. Onun içindir ki geçmişte bazı üniversitelerde “sol elle, sağ göğse vurarak toplumun ortak malıyız” yürüyüşlerine şahit oldum…
Devam Edecek…