Kıymetli okuyucularım.
Türkiye'de devamlı tartışılan ve meşgul eden konuların başında tarım, fiyat artışları, zamlar ve Suriye'deki sığınmacılar gelmektedir. Bunların haricinde yabancılara satılan mülk meselesi de ayrı bir derttir. Siyasi taassuptan uzak ve parti bağımlılığından arınmış, tarafsız ve doğrudan yana tavır alan bir vatandaş mantığı ile meselelere bakıldığında şu hakikati görüyoruz. Bir problem sığınmacılar meselesi. Gayri resmi makamlara göre 5 milyona yakın sığınmacının barındırılması hadiselerin birinci sebebidir. Ev kiralarının akıl almaz boyutlara gelmesinin ilk sebebi budur. 2 sıra da yabancılara satılan taşınmazlardır. Kim ne söylerse söylesin bu meseleler Türk milletini rahatsız etmektedir. Bu kiraların akıl almaz oyunlara çıkmasının sebebi de 5 milyon sığınmacıdır. Hatta istihdam konusu da sana paralel olarak işler acısı bir boyut kazanmıştır.
Kıymetli okuyucularım.
Sığınmacılardan kaç kişiye vatandaşlık hakkı verildi? Kaç kişi evlenerek Türk vatandaşı oldu? Kaç bin doğum göçmenlere aittir? Önümüzdeki günlerde bu olup bitenlerin faturası nelere mal olacak belli değil. İşin bir de terör boyutu var. Birtakım peşmergelere yapılan kıyaklar, toplumdan yardımlar hala hafızalardadır. Yapılanların karşılığı sadakat ve bağlılık yerine terör olmuştur. Atalarımızın tabiriyle, "besle kargayı oysun gözünü" gafleti kendini göstermiştir. Sığınmacıların içinde bir sürü kabadayı müsvetteleri olduğu ortadadır. Adam döven bıçaklayan kırıp dökenler bellidir. İşin ahlaki boyutu ayrı bir problemdir. Takip edilen strateji tehlikeli ve vahimdir. Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar, Abdülhamid Han'ın Filistin topraklarını para karşılığı Yahudilere para ile satmadığını kanla alınan toprakların parayla satılamayacağını söyleyenler, nasıl oluyor da yabancılara taşınmaz binlerce gayrimenkulü satıyorlar.
Kıymetli okuyucularım.
Uygulanan tarım politikası yanlış olmuştur. Birçok yerde 1. Sınıf tarım arazileri imara açılmıştır. İhraç edilmesi gereken nice tarım ürünleri ithal edilmeye başlanmıştır. Çiftçilerimiz girdi maliyetlerinin fahiş arttırılmasıyla arazileri boş bırakmaya ya da satmaya yahu icara vermeye mahkûm edilmiştir. Neticede zamlar kaçınılmaz olmuştur. Bu arada fırsatçılara Arzu ettikleri ortam hazır hale gelmiştir. Yan geliri olmayan mirasa konmayan memur ve emeklinin oturabileceği bir ev alması hayal olmuştur. Cefa çekenlerle sefa sürenler ayrılmıştır. Vatanını milletini bayrağını seven bir vatandaş olarak "Kim haklı kim haksız" sorusuna cevap verirken vatandaş haklı demeyi milli bir görev sayıyorum. Çıkarcı ve rantiyecileri hesaba katmıyorum. Onlar için her gün doğum ve bayram.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
KİM HAKLI KİM HAKSIZ?
Türkiye'de devamlı tartışılan ve meşgul eden konuların başında tarım, fiyat artışları, zamlar ve Suriye'deki sığınmacılar gelmektedir. Bunların haricinde yabancılara satılan mülk meselesi de ayrı bir derttir. Siyasi taassuptan uzak ve parti bağımlılığından arınmış, tarafsız ve doğrudan yana tavır alan bir vatandaş mantığı ile meselelere bakıldığında şu hakikati görüyoruz. Bir problem sığınmacılar meselesi. Gayri resmi makamlara göre 5 milyona yakın sığınmacının barındırılması hadiselerin birinci sebebidir. Ev kiralarının akıl almaz boyutlara gelmesinin ilk sebebi budur. 2 sıra da yabancılara satılan taşınmazlardır. Kim ne söylerse söylesin bu meseleler Türk milletini rahatsız etmektedir. Bu kiraların akıl almaz oyunlara çıkmasının sebebi de 5 milyon sığınmacıdır. Hatta istihdam konusu da sana paralel olarak işler acısı bir boyut kazanmıştır.
Kıymetli okuyucularım.
Sığınmacılardan kaç kişiye vatandaşlık hakkı verildi? Kaç kişi evlenerek Türk vatandaşı oldu? Kaç bin doğum göçmenlere aittir? Önümüzdeki günlerde bu olup bitenlerin faturası nelere mal olacak belli değil. İşin bir de terör boyutu var. Birtakım peşmergelere yapılan kıyaklar, toplumdan yardımlar hala hafızalardadır. Yapılanların karşılığı sadakat ve bağlılık yerine terör olmuştur. Atalarımızın tabiriyle, "besle kargayı oysun gözünü" gafleti kendini göstermiştir. Sığınmacıların içinde bir sürü kabadayı müsvetteleri olduğu ortadadır. Adam döven bıçaklayan kırıp dökenler bellidir. İşin ahlaki boyutu ayrı bir problemdir. Takip edilen strateji tehlikeli ve vahimdir. Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar, Abdülhamid Han'ın Filistin topraklarını para karşılığı Yahudilere para ile satmadığını kanla alınan toprakların parayla satılamayacağını söyleyenler, nasıl oluyor da yabancılara taşınmaz binlerce gayrimenkulü satıyorlar.
Kıymetli okuyucularım.
Uygulanan tarım politikası yanlış olmuştur. Birçok yerde 1. Sınıf tarım arazileri imara açılmıştır. İhraç edilmesi gereken nice tarım ürünleri ithal edilmeye başlanmıştır. Çiftçilerimiz girdi maliyetlerinin fahiş arttırılmasıyla arazileri boş bırakmaya ya da satmaya yahu icara vermeye mahkûm edilmiştir. Neticede zamlar kaçınılmaz olmuştur. Bu arada fırsatçılara Arzu ettikleri ortam hazır hale gelmiştir. Yan geliri olmayan mirasa konmayan memur ve emeklinin oturabileceği bir ev alması hayal olmuştur. Cefa çekenlerle sefa sürenler ayrılmıştır. Vatanını milletini bayrağını seven bir vatandaş olarak "Kim haklı kim haksız" sorusuna cevap verirken vatandaş haklı demeyi milli bir görev sayıyorum. Çıkarcı ve rantiyecileri hesaba katmıyorum. Onlar için her gün doğum ve bayram.