Kıymetli okuyucularım, kaza ve kadere iman yüce rabbimizin; ilim, irade, kudret ve tekfin sıfatlarına inanmak demektir. Bu sıfatlara inanan kimse kader ve kazaya da inanmış olur. Kader ve kazaya inanmak demek, “Hayır, şer, iyi, kötü, acı, tatlı, canlı, cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsini Allah’ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğunu Allah’tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmaktır. Dünyada meydana gelmiş ve gelecek olan her şeyi Allah’ın ilmi, dilemesi, takdiri, yaratması ile olur. Yüce rabbimiz insanların hür iradeleriyle seçecekleri şeylerin nerede ve ne şekilde seçileceğini ezeli yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir. Burada hassas olan konu şudur: Biz yüce rabbimiz bildiği için belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız onun tarafından ezeli ve mutlak anlamda bilinmektedir. Allah-ü Teâlâ kulun seçimine göre o işi yaratır. Yapılan iş iyi ve hayırlı ise mükâfatı vardır. Kötü ve çirkin ise cezası vardır. Çalıp, çırpıp, yiyip, içtikten sonra kadere sığınmak sarhoşun eline direksiyonu vermeye benzer. Aslında kader konusu ilahi bir sırdır. İçyüzü çözülememiştir. İnsanları kaderi bahane ederek kendilerini sorumluluktan ve de mesuliyetten kurtaramazlar. Böyle bir anlayış batıldır ve hiçbir değeri yoktur.
Kıymetli okuyucularım,
Seçmek, istemek, yöneltmek, tercih etmek ve karar vermek anlamlarına gelen irade söz olarak yüce Allah’ın veya insanın ilgili seçeneklerden birini seçip belirlemesi, tayine ve tahsis etmesi diye tanımlanır. Allah’ın iradesi; ezeli ve sonsuz ve sınırsızdır. Herhangi bir şeyle bağlantılı değildir ve mutlaktır. İnsanın iradesi ise sınırlı, sonlu, zaman, mekân ve benzeri şeylerle bağlantılıdır. Kul, Allah’ın kendisine tanıdığı sınırlar içinde işini seçer. Cüzi iradesiyle bu bağlamda hürdür. Herhangi bir baskıya tabii değildir. Ehlisünnete göre iradeli işler hayır ve şer olarak iki çeşittir. Namaz kılmak hayırdır. Kul ister, Allah yaratır. Sakın yanlış anlaşılmasın. Almanya’da bir inşaat işçisi içtiği sigaranın külünü betona karıştırmaz. Çünkü suçtur. Depremleri böyle yorumlayalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Kaza, kader, irade ve tevekkül
Kıymetli okuyucularım, kaza ve kadere iman yüce rabbimizin; ilim, irade, kudret ve tekfin sıfatlarına inanmak demektir. Bu sıfatlara inanan kimse kader ve kazaya da inanmış olur. Kader ve kazaya inanmak demek, “Hayır, şer, iyi, kötü, acı, tatlı, canlı, cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsini Allah’ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğunu Allah’tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmaktır. Dünyada meydana gelmiş ve gelecek olan her şeyi Allah’ın ilmi, dilemesi, takdiri, yaratması ile olur. Yüce rabbimiz insanların hür iradeleriyle seçecekleri şeylerin nerede ve ne şekilde seçileceğini ezeli yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir. Burada hassas olan konu şudur: Biz yüce rabbimiz bildiği için belli işleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız onun tarafından ezeli ve mutlak anlamda bilinmektedir. Allah-ü Teâlâ kulun seçimine göre o işi yaratır. Yapılan iş iyi ve hayırlı ise mükâfatı vardır. Kötü ve çirkin ise cezası vardır. Çalıp, çırpıp, yiyip, içtikten sonra kadere sığınmak sarhoşun eline direksiyonu vermeye benzer. Aslında kader konusu ilahi bir sırdır. İçyüzü çözülememiştir. İnsanları kaderi bahane ederek kendilerini sorumluluktan ve de mesuliyetten kurtaramazlar. Böyle bir anlayış batıldır ve hiçbir değeri yoktur.
Kıymetli okuyucularım,
Seçmek, istemek, yöneltmek, tercih etmek ve karar vermek anlamlarına gelen irade söz olarak yüce Allah’ın veya insanın ilgili seçeneklerden birini seçip belirlemesi, tayine ve tahsis etmesi diye tanımlanır. Allah’ın iradesi; ezeli ve sonsuz ve sınırsızdır. Herhangi bir şeyle bağlantılı değildir ve mutlaktır. İnsanın iradesi ise sınırlı, sonlu, zaman, mekân ve benzeri şeylerle bağlantılıdır. Kul, Allah’ın kendisine tanıdığı sınırlar içinde işini seçer. Cüzi iradesiyle bu bağlamda hürdür. Herhangi bir baskıya tabii değildir. Ehlisünnete göre iradeli işler hayır ve şer olarak iki çeşittir. Namaz kılmak hayırdır. Kul ister, Allah yaratır. Sakın yanlış anlaşılmasın. Almanya’da bir inşaat işçisi içtiği sigaranın külünü betona karıştırmaz. Çünkü suçtur. Depremleri böyle yorumlayalım.