Mehmet Akif Ersoy’un, Necip Fazıl Kısakürek’in, Osman Yüksel Serdengeçti’nin, Kemal Fedai Coşkunerinin, Ziya Gökalp’in, Ali Ulvi Kurucunun, Arif Nihat Asya’nın, Abdurrahim Karakoç’un, Ozan Ariflerin hayranıyım, hepsinin de mekanı cennet ruhları şad olsun. Korkmamışlar, yılmamışlar, kaçmamışlar, Müslüman türk davasından sapmamışlar, ülkülerini pazara çıkarıp satmamışlar, davaları üzerinden rant, prim, yalakalık ve dalkavukluk gibi yollara başvurmamışlardır. Zalimlere ve onların yerli ve yabancı uşaklarına karşı kalemi mertek gibi değil, kalem gibi kullanmışlardır.
Örnek istiyorsanız işte Mehmet Akif Ersoy:
“Üç buçuk soysuzun ardından zaarlık yapamam.
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam
Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım
boğamasam ki hiç olmazsa yanımdan kovarım
kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim
adam aldırmada geç git diyemem, aldırırım
çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım
zalimin hasmıyım amma severim mazlumu
İrticaın şu sizin lehçede manası bu mu”
Günümüze baktığımızda katıksız zalimlerin ve onların katıksız uşakların silikonlu, hormonlu ve GDO lu sözde insancıl, özde ise tam bir fiyasko ile sonuçlanan demeçlerinden bıktık. Kudüs, o malum aldatıcı nutuklarla zai edildi. Golon tepeleri aynı şekilde lanetlenmiş. Yahudi döllerine peşkeş çekiliyor. Sözde Müslüman denilen özde ise katıksız münafık ve keferelere uşaklık yapan Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap emirlikleri Irak ve diğer İslam ülkeleri arsızca ve alçakça susuyorlar. Şerefle ölmenin faziletini unutmuşlar, zilletle yaşamanın alçaklığını hayat zannediyorlar. Bin defa Yüz bin defa yuh olsun. Muhittin Arabi’nin “Onların taptıkları Allah benim ayaklarımın altındadır.” Sözü ne kadar doğruymuş  Ne Mutlu Türküm Diyene…