SON DAKİKA
Hava Durumu

İznik Gölü’ne sahip çıkalım

Yazının Giriş Tarihi: 01.12.2022 17:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.12.2022 17:20
Kıymetli okuyucularım, haberlere baktığımızda üzücü olduğu kadar kaygı verici bir manzara karşımıza çıkıyor. 21 Kasım 2022 Salı günü TV kanallarında ve gazete haberlerinde “İznik Gölü’nün” ne durumda olduğunu ve nasıl perişan bir hale getirildiğini(geldi demiyorum) görünce içim sızladı. Benim o bölgede ne evim, ne yerim hiçbir şeyim yoktur. Bir vatanperver, bir Müslüman Türk evladı olarak duygularımı ifade etmeye çalıştım. Merhum S. Ahmet Arvasi’nin tabiri ile “Bir sosyal faaliyet olarak ekonomi, bir coğrafya parçası üzerinde yapılır”.  Sosyal hayat kadar coğrafya faktörü de ön plandadır. Coğrafya faktörü denilince ülkenin konumu, arazi yapısı, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, madenleri, bitkileri, hayvanları, ırmakları, dereleri, gölleri ve iklimi aklımıza gelir. Çünkü bunlar insan müdahalesi olmadan Allah’ın yaratıcı gücü ile “tabii ve kozmik” şartlar meydana gelmiştir. İbn-i Haldün, milletlerin geçim şekli ile coğrafi yapı arasında ilişki olduğunu anlatmıştır. İlim adamları, ekonomik ve sosyal hayatın coğrafya faktöründen ve tabiattan bağımsız olamayacağını anlatmışlardır. Mesela Brezilya topraklarında kahvenin; Çin topraklarında pirincin; Türk tarımında buğday ve arpanın ön planda olması bir coğrafya cilvesidir. Bazı Orta Doğu ülkelerinin zenginlikleri bir bakıma coğrafya yapısından değil midir?
Kıymetli okuyucularım, sözün kısası tabiat üretimin temel unsurlarından birisidir. Bu bağlamda yerli ve mahalli üretim ülke ekonomisini güçlendiren en önemli faktördür. Güçlü ekonomi, güçlü üretim faaliyetleri her şeyden önce yerli ve mahalli ürünlere dayanır. Türkiye’de bölgelere bakıldığında bir coğrafya harikası olduğu görülür. Karadeniz’de çay, fındık ve mısır; Doğu’da arpa, hayvancılık; İç Anadolu’da buğday; Ege havzasında üzüm ve incir; Marmara Bölgesi’nde meyve ve sebze çeşitleriyle ön plana gelmektedir. Türk Milleti’nin sofrasının zenginliği ve çeşitliliği birazda coğrafi yapısına bağlıdır. Şeker pancarı, pamuk, yeraltı zenginlikleri hepsi birer harikadır.
Kıymetli okuyucularım, yukarıda arz etmeye çalıştığım güzellikleri kirletenler; denizlerimizi, göllerimizi, ırmaklarımızı çöplüğe çeviren vurdumduymazlar mutlaka durdurulmalıdır. Beş on tane kapitalistin, paranın kullarının vahşi hırs ve arzuları uğruna çevreye verdikleri zararların izahı zordur. İznik Gölü de bu kurbanların arasındandır. Gelinen noktada 7’den 70’e kadar herkes mesuliyetini idrak etmelidir. İlgililer de gerekli tedbirleri almalıdır. İznik Gölü’nü kirletenlere(şahıslar olsun, çevredeki işletmeler ve fabrikalar olsun) gerekli müdahaleler yapılmalıdır. Birileri için “çerez parası” sayılan yaptırımlara “ceza” demek gülünç oluyor. Kendi ellerimizle kendimizi ve toplumu tehlikeye atmak suçtur. Tedbir almadan takdire sığınmak yanlıştır. Özellikle İznik ve Orhangazi Belediyeleri ile bölgenin muhtarları gerekli önlemleri almalıdır.    
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.