SON DAKİKA
Hava Durumu

İŞSİZLİK İSTİHDAM VE İSLAM (4)

Yazının Giriş Tarihi: 30.01.2019 21:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.01.2019 21:36
Dikkat edilirse Milletler arası ekonomik rekabet çok acımasızca devam etmektedir. Onun için her ülke kalkınmasını kendisi gerçekleştirir. Bu itibarla hiçbir milleti “dostluk hülyaları” kurarak, kalkınmasını başka millet ve devletlerin yardım, himmet ve insafına terk edemez. Yanlış bir eğitim neticesi olsa gerek, bizde Türk milleti olarak, şu veya bu devletin, yahut milletin bize “dost” olduğu imajına kapılarak hatalara düşmüşüzdür. İşte örneği; “Bir Alman’ın Türkiye hakkında ki düşünceleri şöyledir.” “Bizde Türkleri severiz. Nede olsa bir tarih silah arkadaşlığı yaptık. Şu anda ise dost ve müttefikiz. İnsanlarımız biribiri ile iyice kaynaştı. Ancak sanayileşmiş ve çağdaş seviyede güçlenmiş bir Türkiye, bizim için değerli ve de vazgeçilmez bir Pazar olan Müslüman ülkeri Asyalı, Afrikalı, Ortadoğulu irili ufaklı devletleri, hele petrol zengini bir çok ülkeyi elimizden kolaylıkla alabilir. Türkiye, tarihi kültürel bağları ve jeopolitik konumu ile bağlamda bize nazaran daha avantajlı durumdadır. Başımıza ikinci bir Japonya belası açılsın istemeyiz. Evet, dostuz ama ne yapalım ki, biz kendimizi ve ekmeğimizi düşünürken sizin güçlenmenizi elbette tasvip etmeyiz.” Bu düşünce tarzı sadece Almanlarda değildir. Bütün Avrupa ve Batılı ülkelerin mantığı budur. Dünya tarihi milletler arası savaşlarla doludur. Bu savaşların karakteri itibarı ile hemen hemen her millet bu bakımdan yalnızdır. Türkiye güçlenir, birliğini dirliğini, bölünmez bütünlüğünü ve ekonomik gelişmesini temin ederse o zaman irili ufaklı bir çok ülke tebessümlerle etrafımızda dolaşmaya başlayacaktır. Elbette bu tebessümlerin çoğu sahte ve yalandır. Zayıfladığımız anda “miras kavgası yapan akrabalar” gibi etrafımızdaki kan sülükleri çoğalacaktır. Onun için kürklere bürünmüş hanım geçinenlerle, ipek gömlekli altın gözlüklü bey geçinenler bir gerçeği göremlidir. “İsraf musluklarının altında milli gelirimizin çoğunu çar çur ederken fakirin, yoksulun, garibanın  naralarını duymak zorundadırlar. Bu vatanı canından aziz bilenlerin gerektiğinde vatan için canını, kanını seve seve verenlerin sesleri duyulmalıdır. “Beka meselesi, zeka meselesi derken birilerinin cefa ve birilerinin de sefa meselesi üzerinde olduğu unutumamalıdır.
DEVAM EDECEK…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.