Robotların insan yerine geçirilmek istenmesi aslına bakarsanız insanlığa ihanettir. Makinenin doğurduğu boşluk ise mutlaka giderilmelidir. Üresel sermaye vampirleri tarafından insanlık aşırı bir tüketim ve israfın içine itilirken, insan yığınları da sinirli bir şekilde mide kavgası vermeye başlamıştır. Bu durum birçok sosyal çözülmeyi beraberinde getirmektedir. İnsanlar arasındaki barış ve düzen tamamen maddi illetlere bağlanmıştır. Hatta Amerika gibi fitne, fesat ve çıbanbaşı ülkeler, başka ülkeleri ekonomik çökertme ile tehdit etmektedir. Gelinen noktada ise gidişatı durdurmak mümkün değildir. Tabiri caizse ‘Yel değirmeni ile uğraşmak boşunadır.’ Gidişatı başıboş bırakmakta cehaletin kendisidir. İnsan iradesi ilim ve eğitim yolu ile müsbet planlamalar yapacak güçtedir. Bu güç Müslüman Türk Milleti’nde fazlasıyla mevcuttur. Yeter ki onu harekete geçirecek kadrolar iş başında olsun. Bazı sapık beyinlere göre ‘yavaş yavaş makineler insanın yerine geçecek, insanlar işsiz kalacak, boş ve serseri gezen yığınlar çoğalacak, çalışma ile, iş ile sağlanan ahlak sarsılacak, işsiz kalan insan yığınları oyalanmak için kumara, içkiye, fuhuşa, maceraya atılacak, kısacası dünya ekseninden çıkacaktır. Bu da mümkündür. Kimilerine göre ise dünya daha iyi olacaktır. Çünkü makineler sayesinde insanların çalışma saatleri azalacak, boş zamanları, tatil günleri çoğalacak, sosyal refah artacak, bedenen az yorulduğu için zihin ve fikir çalışmaları artacaktır. İnsanlar daha fazla spor yapacak, daha çok okuyacak, çok düşünecek, ilimde, sanatta ve dinde hızlı hamleler yapacaktır. Buda mümkündür. Bu tablolar karşısında tavrımız ne olmalıdır. İnsanlık endüstri ve makineleşme çağına İslamın ‘Allah’tan başka tanrı yoktur’ ve ‘Allah’tan başkasına kulluk etmeyiniz, ondan başkasına yalvarmayınız” ölçülerini anlayarak girebilse idi ne kadar mutlu olacaktı. İşte bu ölçüleri hem kendinize, hem de bütün insanlığa anlatmanın zamanı gelmiştir.
Devam edecek…