Türklerin Müslüman olmaları Türk ve İslam tarihinde olduğu kadar, Dünya tarihi açısından da büyük bir olaydır. Türkler bu mukaddes dini, İslam devletinin siyasi hakimiyeti altında kalarak değil, uzun bir tanıma evresinden sonra kabul etmişlerdir. Türkler ile Müslümanlar arasındaki ilk temaslar hiç şüphesiz 642’de yapılan Nihavent Savaşı’na müteakip İran’ın fethinin tamamlanmasıyla başlamıştır. Bu tarihten önce de birbirinden çok uzak ülkelerde yaşayan Türkler ile Araplar Sasani İmparatorluğu’nun aracılığı ile birbirlerini tanıma imkanı bulmuşlardır. Cahiliye devri şairlerinden  El Zubyan, Hanzala, Hacer, Şemmah Türklerin askeri yönlerini, kahramanlıklarını anlatmışlardır. Ayrıca Peygamberimize atfedilen birçok sözde Türklerin askeri yönü üzerinde durulmuştur. ‘’Türkler sizlere dokunmadıkça siz de onlara dokunmayınız.’’ ‘’Benim Doğu’da Türk adını verdiğim askerlerim vardır’’ şeklinde örnekleri çoğaltabiliriz. Yine Müslümanların Hendek Muharebesi’nde Şanlı Peygamberimizin Türk çadırında ‘’Kubbet-el Türkiyye’’de oturduğu rivayet edilmektedir. Hatta peygamberimizin Türk çadırında itikafa çekildiği belirtilmektedir. Meşhur Arap müellifi El-Cahiz ‘’Fezail- el Etrak’’ adlı eserinde Türklerin askeri kabiliyetlerini ısrarla belirtmiştir. Bütün bunlar Arapların Türkleri tanımalarına vesile olmuştur. Ancak Arap edebiyatı ve tarihinde bunların aksi iddia edilmiştir. Bakınız Diyanet Dergisi 1981 yıllığı hicret özel sayısı sayfa 285-315 arası. Yani 30 sayfa bu konu ile alakalıdır. Prof. Dr. Hakkı Yıldız’ın bu çalışması ve verdiği kaynaklar çok önemlidir. Türk sözünden ve soyundan utananların, Türklükle ilgili sözleri kullanmaktan çekinenlerin bu çalışmayı incelemelerini özellikle öneriyorum. Rabbim nasip ederse, sağlığım el verirse okuyucularımla az da olsa bu konuyu paylaşmak istiyorum. Türk devletleri arasında İslam dinini ‘’Devlet dini’’ kabul eden devlet İtil (Volga) Bulgarlarıdır. Bulgar Hakanı Almuş 920 ve 921 yıllarında Bağdat Abbasi Halifesi El-Muktedir Billah’a bir elçi heyeti gönderecek, ondan İslam dinini öğretecek fakihler, ülkesinde camiler ve istihkamlar yapacak ustalar ile yardım olarak para gönderilmesini istemiştir. Halife de Bulgar Hakanı’nın bu isteğini kabul etmiştir. 2 Nisan 921 tarihinde Bağdat’tan istenilen tarih yola çıkmıştır. Bugünkü beylere hatırlatmakta yarar görüyorum.