Kuran-ı Kerim’in içine aldığı hükümler; a-) İbadetler, b-) Kefaretler, c-) Muamelat, d-) Aileyi tanzim eden hükümler, e-) Cezai hükümler, f-) İdare edenle, idare edilenler arasındaki ilişkiler, g-) Müslümanlar ile gayr-i Müslimler arasındaki ilişkiler olmak üzere yedi bölümde ele alınmıştır.
Bunlardan 5. sırada olan Cezai Hükümlere baktığımızda, Kuran-ı Kerim’in suç ve cezalarla ilgili hükümleri, suçlulara verilecek cezanın genel esası, suç ve ceza arasındaki eşitliğe dayanan esas kısas olduğunu görürüz. O da, suç ve ceza arasındaki öldürme azayı, organı yok etme ve yaralamada kısastır ki, tayin edilen ceza ve suça göre ikiye ayrılmıştır.
Birincisi şekli mana bakımından kısastır. Bu da suç için aynı cinsten bir kaza tatbik etmektir. İkincisi ise manevi kısastır. Bunun adı da diyettir. Bu bağlamda fertlere karşı işlenilen suçların cezası kısastır. Kamu hukukuna, topluma karşı veya Allah haklarına, yani hukuk Allaha karşı işlenilen suçlar için verilecek ağır cezalar Kuran-ı Kerim’de belirtilmiş ve hafif cezalar hâkimlerin takdirine bırakılmıştır. Bu da hukuk düşüncesinin ulaşmış olduğu yüksek bir sonuçtur. Allah haklarına karşı işlenilen suçların cezasına ‘Nabd’ denir. Kuran zinanın, hırsızlığın, yol kesmenin ve zina iftirası (Kafz) yapmak haddini, cezasını açıklamıştır. Kuran-ı Kerim, tayin ettiği cezalarda dört ana hususu göz önüne almıştır. Birincisi can, akıl, din, mal ve nesli korumaktır. Bunun içindir ki; Kuran kısasta hayat olduğunu söyler; “Ey iman edenler, akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır” buyrulmuştur. Bakara Suresi Ayet 179. İkincisi; mağdurun acısını dindirmek, onun yaralı gönlünün tedavisini yapmak gerekir ki, bu sebepten dolayı Kuran; maktulün yani mağdurun velisine bir hak tanır ve şöyle emreder; “Ataksız olarak öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin, zira kendisi yardım görmüştür.” İsra Suresi Ayet 33. İşte toplumu ilgilendiren içtimai bir dert olan cinayetlerin tedavi usulü bir bakıma çözülmektedir. Maalesef modern ceza hukuku denilen sistemler hala buna yönelmekten uzaktır. Onun için cinayetler devam etmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
İSLAMI ANLAMAK VE ANLATMAK
Bunlardan 5. sırada olan Cezai Hükümlere baktığımızda, Kuran-ı Kerim’in suç ve cezalarla ilgili hükümleri, suçlulara verilecek cezanın genel esası, suç ve ceza arasındaki eşitliğe dayanan esas kısas olduğunu görürüz. O da, suç ve ceza arasındaki öldürme azayı, organı yok etme ve yaralamada kısastır ki, tayin edilen ceza ve suça göre ikiye ayrılmıştır.
Birincisi şekli mana bakımından kısastır. Bu da suç için aynı cinsten bir kaza tatbik etmektir. İkincisi ise manevi kısastır. Bunun adı da diyettir. Bu bağlamda fertlere karşı işlenilen suçların cezası kısastır. Kamu hukukuna, topluma karşı veya Allah haklarına, yani hukuk Allaha karşı işlenilen suçlar için verilecek ağır cezalar Kuran-ı Kerim’de belirtilmiş ve hafif cezalar hâkimlerin takdirine bırakılmıştır. Bu da hukuk düşüncesinin ulaşmış olduğu yüksek bir sonuçtur. Allah haklarına karşı işlenilen suçların cezasına ‘Nabd’ denir. Kuran zinanın, hırsızlığın, yol kesmenin ve zina iftirası (Kafz) yapmak haddini, cezasını açıklamıştır. Kuran-ı Kerim, tayin ettiği cezalarda dört ana hususu göz önüne almıştır. Birincisi can, akıl, din, mal ve nesli korumaktır. Bunun içindir ki; Kuran kısasta hayat olduğunu söyler; “Ey iman edenler, akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır” buyrulmuştur. Bakara Suresi Ayet 179. İkincisi; mağdurun acısını dindirmek, onun yaralı gönlünün tedavisini yapmak gerekir ki, bu sebepten dolayı Kuran; maktulün yani mağdurun velisine bir hak tanır ve şöyle emreder; “Ataksız olarak öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin, zira kendisi yardım görmüştür.” İsra Suresi Ayet 33. İşte toplumu ilgilendiren içtimai bir dert olan cinayetlerin tedavi usulü bir bakıma çözülmektedir. Maalesef modern ceza hukuku denilen sistemler hala buna yönelmekten uzaktır. Onun için cinayetler devam etmektedir.