SON DAKİKA
Hava Durumu

İSLAM VE DEMOKRASİ UYUMU

Yazının Giriş Tarihi: 20.12.2019 20:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.12.2019 20:54
Kitabımız Kuran’da “İnsanın insana zulmetmesini, baskı kurmasını, yani tahakküm altında almasını yasaklamıştır. İster bir tek kişi, yani fert olsun,  ister aile, zümre, ister sınıf, millet olsun, isterse ümmet olsun ya da insanlık olsun, hiçbir kişi veya grubun bu konuda imtiyaz hakkı yoktur. Günümüz dünyasında siyasi rejim tartışmaları yapılmaktadır. Otoritenin sahibi kimdir? İdare ederler mi, idare olunanlar mı? Aslında mutlak anlamda mülkün de, hükmün de sahibi Allah’tır. İnsanlar bunlara izafi anlamda, yani cüzi irade de olduğu gibi sahiptirler. Liberalizm politikalarda otorite idare edilenlerin lehinedir. Otokrasilerde ise daha çok idare edenlerin lehinedir. Bununla birlikte “liberal demokrasi” bireyin hak ve hürriyetinin ağır bastığı bir dünya görüşünü savunurken, “sosyal demokrasi” toplumun, cemiyetin hak ve menfaatlerinin ön planda olduğu bir görüşü savunur. Esasında insan tabiatı itibarı ile ister fert olsun, ister cemiyet olsun, kendisi gibi olanların otoritelerine tabi olmak istemez. Ancak yüceliğine iman ettiği mukaddes prensiplere itaat etmeyi sever. Çünkü İslam’da Allah adına hükmetmeye, karar vermeye kalkışacak “ruhban” veya “seçkinler” sınıfı yoktur. Konuyla ilgili Şûrâ suresinin 37. ayeti çok nettir. “İşleri aralarında şûra, danışma ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar” ifadesi açıktır. Müminler inandıkları yüce prensiplerin ışığında, o prensipleri yüceltmek ve yaşamak isteği ile kendi “İdarecilerini” bizzat kendi iradeleri ile seçeceklerdir. Şanlı peygamberimiz, O’na selam olsun. Kendisine Allah tarafından vahiy gelmediği zamanlarda ve konularda mutlaka istişare yapmıştır. Bunun en açık örneği Hendek Savaşı’nda istişare sonucu Selman-ı Farisi’yi dinlemesidir. Hz. Ömer bir gün hutbe okurken orada bulunan Müslümanlara sormuştur. “Ben şayet Allah ve Resulü’nün prensiplerinden, yolundan ayrılırsam, kendi nefsi  arzularım ve niyetim doğrultusunda bir baskı, bir tahakküm kurarsam, bana ne yaparsınız?” dediğinde, Müslümanlardan gelen ses, cevap şöyle olmuştur: “Seni kılıçlarımızla doğrulturuz” demişlerdir. Cevap üzerine Hz. Ömer Allah’a şükretmiştir. Netice itibarı ile ister halife olsun, iter sultan, padişah olsun, isterse devlet başkanı, cumhurbaşkanı olsun istişare şarttır. Zümrevi, ailevi ve partizanca kararlar meşru değildir. Uyulması gereken ölçüler mutlak adalettir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.