SON DAKİKA
Hava Durumu

İSLAM'IN ASLİ KAYNAĞI KURAN VE SÜNNETE İDARE ŞEKLİ

Yazının Giriş Tarihi: 28.04.2022 16:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.04.2022 16:16
Kıymetli okuyucularım
Kuran ve sünnette isim olarak idare şeklinden bahsedilmemiştir. Buna karşılık idarecinin sahip olması gereken özelliklerinden bahsedilmiştir. Bu özelliklerden ilk sırayı adalet almaktadır. Sonra da doğruluk, dürüstlük, dünya malına karşı düşkünlüğü olmaması, şan ve şöhret en uzak durması, istişare ve dayanışmaya önem vermesi, zulme ve baskıya karşı olması, ferdi ve uhrevi sorumluluk taşıması, kuralları çiğnememesi, Allah'a ve yönettiği insanlara karşı sorumlu olduğunun bilincinde olması gibi şartlar sıralanmıştır. Ayrıca insanlarla istişare etmesi, katı ve baskıcı olmaması, ahlaki kurallara bağlı olması istenmiştir. Nisa Suresi'nin 59. Ayetinde ise şu ilahi mesaj mevcuttur. "Ey inananlar Allah'a itaat edin. Resule ve aramızdan çıkan (seçtiğiniz) emir sahiplerine itaat edin. Bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz eğer Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseler iseniz onu (anlaşmazlığa düştüğünüz meseleyi) Allah'a ve Resul'üne götürün" buyrulmaktadır. Tarihsel tecrübe olarak bu mesaj çok önemlidir.

Kıymetli okuyucularım
Günümüzde Peygambere (s.a.v.) itaat etmek için onun sağlığındaki uygulamalara bakmak ve onları esas almakla olur. Sloganlarla ve demeçler ile olmaz. Onun vefatından sonra yönetime (devlet idaresine) gelenlerin uygulamaları devamlı olarak onun tavsiyeleri ve tatbikatları esas alınarak yapılmıştır. Farklı görüşler olmasına rağmen idarede ilk göze çarpan mesela istişare ve dayanışma konusundaki hassasiyettir. Hz. Ali'nin (r.a) halifeliği tartışmalı olmuştur. Ondan sonra gelen Muaviye ise kılıç yoluyla yönetime gelmiştir. Gönüllü ve gönülsüz insanların "Evet" demeleri biad etmeleri fitne ateşini körüklemiştir. Muaviye'den sonra yönetime gelenlerin tamamı vesayet yoluyla idareyi ele geçirmişlerdir. Halifelik saltanata dönüşmüştür. Yezid'in dönemi ise tam bir fitne ateşinin yakıldığı zaman dilimidir. Ömer B. Abdülaziz'in devri ayrılırsa, ondan sonra da saltanat geleneği devam etmiştir. İslâm tarihinde bu bağlamda akan ve akıtılan kanların kesilen başların hesabı belli değildir. Hilafet ve halifelik konusunda yaşanan yüzlerce hadiseden sonra 1517 tarihinde halifelik, Abbasiler'den Osmanlılara geçmiştir. Böylece hilâfet (halifelik) ve saltanat bir kez daha birleşmiştir. Yavuz Sultan Selim'in hilafete hak sahibi olduğuna dair ileri sürülen gerekçelerden birisi kılıç hakkı olarak değerlendirilmiştir. Konuyla ilgili olarak başta Mısır uleması olmak üzere değişik görüş ve fetvalar gündeme gelmiştir. Bu arada halifenin Kureyş sülalesinden olma şartı gündemden düşmüştür. Şiilerin bu konudaki görüşleri daha değişiktir. Mezheplerin farklı yorumları ise ayrı bir meseledir.

Kıymetli okuyucularım
Allah ve Resul'ünün emirlerinde ve idare şeklinden hiç bahsedilmez. Ancak idarecinin sahip olması gereken özelliklerinden bahsedilir. Bunlar da adalet, doğruluk, dürüstlük, iyi ahlak, insanlara iyi muamele ve dünya malına karşı zaafı düşkünlüğü olmamasıdır. Çünkü sistemlerin dili yoktur. Onların adı ne olursa olsun insanın tekelindedir.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.