Başımıza gelen onlarca doğal afetlerden sonra, bu musibetlerin ve afetlerin neden ve niçinini hesaba katmadan, ihtimaller zincirini dikkate almadan, laf ebeliği ve de bilmişlik taslayarak insanların karşısına geçerek, vay efendim takdir böyleymiş, kaderin önüne geçilmiyor, Allah’tan gelene razıyız diyerek toplumu aldatmak asla ahlaki değildir. Tedbirleri niçin ihmal ettik? Ormanları neden yaktık, dere yataklarına ne diye inşaat ruhsatları verdik, canım ağaçları neden kestik, şehirleri beton yığını haline niçin getirdik, tarım alanlarını imara hangi sebeple açtık? Bu ve bunun gibi soruları sormadan, öz eleştiri yapmadan, yaşanılan bunca doğal afetleri kadere bağlamak tam bir cehalettir.
Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; “İza azemte fe tevekkel Alallah.” Anlamı şudur; “Sen önce tedbirini al, sonra Allah’a tevekkül et.” İzahına bakarsak şu anlama çıkar; evvela ilmi, akli her türlü beşeri imkanları kullan. İnsan ya da insanlık olarak başka çare kalmayınca gerisini Allah’a bırak. Dinimizin tavsiyesi budur. Duanın anlamı da öyledir. Düşmana karşı tedbir almadan, imkanları kullanmadan camilere, mescitlere dolup, “Allah’ım bizi düşmanlara karşı koru, bize yardım et” demek dini değildir. Sadece aldatmacadır. Sözlü dualardan önce alınacak tedbirlerin, yapılacak eylemlerin önemi büyüktür. asıl dua da odur.
“Gönlü katı, dili acı, özü zalim. Kuran okur amel etmez, sahte alim” diyor Ahmet Yesevi. Sahte alimlerin dandik görüşleri dinimizi asla bağlamaz. Tedbir, takdir ve kader gibi hassa hadiseleri İslam’ın imanıyla, Müslüman’ın ameliyle ilgilidir. Allah ile, din ile, kuran ile aldatanlar her dönemde olmuştur. Günümüzde de vardır. Doğal afetlerin neden ve niçin olduğu araştırılmalıdır. Hala orman yangınları içimizi yakmaktadır. Kim yaktı, kimler yakıyor, niçin yakıyorlar hiçbirisinin cevabı yok. Yakanlara verilen cezaların caydırıcı olup olmadığı belli mi? Ormanlar için Fatih’in vakfiyesi ve talimatı biliyor mu? Allah’ın yarattığı dünyayı üç beş tane kapitalist ruhların arzu ve isteklerine göre değiştirmek kimin haddinedir? Doğa, tabiat mutlaka intikamını alacaktır. Bunu hiç unutmayalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
İSLAM DİNİ TEDBİRİ EMREDER
Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; “İza azemte fe tevekkel Alallah.” Anlamı şudur; “Sen önce tedbirini al, sonra Allah’a tevekkül et.” İzahına bakarsak şu anlama çıkar; evvela ilmi, akli her türlü beşeri imkanları kullan. İnsan ya da insanlık olarak başka çare kalmayınca gerisini Allah’a bırak. Dinimizin tavsiyesi budur. Duanın anlamı da öyledir. Düşmana karşı tedbir almadan, imkanları kullanmadan camilere, mescitlere dolup, “Allah’ım bizi düşmanlara karşı koru, bize yardım et” demek dini değildir. Sadece aldatmacadır. Sözlü dualardan önce alınacak tedbirlerin, yapılacak eylemlerin önemi büyüktür. asıl dua da odur.
“Gönlü katı, dili acı, özü zalim. Kuran okur amel etmez, sahte alim” diyor Ahmet Yesevi. Sahte alimlerin dandik görüşleri dinimizi asla bağlamaz. Tedbir, takdir ve kader gibi hassa hadiseleri İslam’ın imanıyla, Müslüman’ın ameliyle ilgilidir. Allah ile, din ile, kuran ile aldatanlar her dönemde olmuştur. Günümüzde de vardır. Doğal afetlerin neden ve niçin olduğu araştırılmalıdır. Hala orman yangınları içimizi yakmaktadır. Kim yaktı, kimler yakıyor, niçin yakıyorlar hiçbirisinin cevabı yok. Yakanlara verilen cezaların caydırıcı olup olmadığı belli mi? Ormanlar için Fatih’in vakfiyesi ve talimatı biliyor mu? Allah’ın yarattığı dünyayı üç beş tane kapitalist ruhların arzu ve isteklerine göre değiştirmek kimin haddinedir? Doğa, tabiat mutlaka intikamını alacaktır. Bunu hiç unutmayalım.