SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam’da yönetici de liyakat ve ehliyet - 3

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2018 21:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2018 21:55
Sevgili Okuyucularım.
Şanlı Peygamberimiz “İş ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekle” buyurmuştur. Bu hadiste iş anlamına gelen ifade öncelikle devlet işi, yani idari ve siyasi görev olarak düşünülmüştür. Kuran-ı Kerim’de ise devlet adamları için “Ulü’l emr” İş başında olanlar ifadesi kullanılmıştır. Her iki emirde de siyasi ehliyetin ve liyakatin önemini açık şekilde göstermiştir. Bu bağlamda İslam bilginleri göreve getirilecek kişilerde aranması gereken niteliklere geniş yer vermişlerdir. Bunlardan Farabi ideal bir devlet başkanında bulunması gereken başlıca nitelikleri şöyle sıralamıştır: Beden sağlığı, beden kusursuzluğu, anlama ve kavrama üstünlüğü, güçlü hafıza, güçlü zeka, etkili hitabet, öğrenme sevgisi ve yeteneği, mideye düşkün olmama, doğruluk sevgisi, cömertlik ve ikram sevgisi, gönül zenginliği ve tok gözlülük, adalet sevgisi, azim ve kararlılık. Benzer şartlar Gazzali tarafından da sıralanmıştır. Ayrıca Gazzali’ye göre siyasette liyakat kaygısını en çok duyması gereken kişi bu görevi üstlenecek olandır. Çünkü siyasi makamda bulunan kimse, kontrolü elinde tutmak ve genel düzeni sağlamak için, başka mesleklerde bulunanlara hakim olması, insanları dünya ve ahrette kendilerini mutlu kılacak en doğru yola yöneltmesi gereken insandır. Bu yüzden siyaset mesleği, şerefli olduğu kadar da tehlikelidir. Zira Peygamberimiz “On kişi üzerinde bile olsa yöneticilik yapmış olan her insan kıyamet gününde(Allah huzuruna) elleri boynuna bağlı olarak gelir. Sonra da adaleti sayesinde kurtulur veya haksızlık etmiş olduğu için mahvolur” buyurmuştur. Bir toplumda sevginin yaygınlaşması, adaletin gerçekleşmesi ve haksız güç kullanımının ortadan kalkması ancak o toplumda yönetimin faziletli insanların elinde bulunmasıyla mümkün olur. Onun için Farabi şöyle der: “Bir faziletli insan öldüğü veya öldürüldüğü zaman insanlar ona ağlamasın, asıl onu kaybeden ülke halkına ağlasın.” Bu itibarla Sad Suresinin 26, 27, 28. Ayetlerinden çıkan sonuca göre takva sahibi, mütteki(Allah’tan korkan) bir yönetici, yönetimini adalet ve hakkaniyet ölçülerine göre sürdürür. Hüküm ve kararlarında keyfi arzularına uyup, Allah’ın tayin ettiği ölçülerden sapmaz. Takva sahibi yönetici inançlı kişidir ve kendisi için olduğu gibi halkı için de en iyi, en yararlı olan işleri yapar. Kendisi günahlarla kirlenmiş (facir) yönetici ise kötü arzularına uyup Allah yolundan sapmıştır. O kişiler yönetimiyle ülkeyi bozup, tahrip eder. Dolayısıyla siyaset mesleğinde adalet, dürüstlük bütün faziletlerinden başında gelir.
(Bkz: İslam İl. Cilt Z.Sayfa 547, 548, 549)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.