Kıymetli okuyucularım
Hilafet sözlükte bir kimseden sonra onun yerine geçme, temsil etme anlamına gelmektedir. Halife ise bir kimsenin yerine geçen, onu temsil eden kimse demektir. Gerek Kuran-ı Kerim'de gerekse Peygamberimizin sünnetinde Müslümanların nasıl bir devlet teşkilatı kuracağı, devlet başkanını nasıl ve hangi şartlarda seçeceği ve toplumun hangi siyasal şekil ve yöntemlerle yönetileceği konusunda ayrıntılı bilgi verilmemiş hatta bu konulara neredeyse hiç temas edilmemiştir. Buna karşılık gerek insan ilişkilerinde gerekse devlet - fert ilişkisinde hakim olacak temel esas ve amaçlar üzerinde ısrarla durulmuş, siyasi yapının adeta ihtiyaç duyacağı sağlam bir zemin kurmaya ve fetlere sahip oldukları yönetim biçimini sağlıklı ve adaletli işletecek bir anlayış ve ufuk kazandırılmaya çalışılmıştır. Böyle olunca İslam'ın demokrasiye aykırı olduğunu da, İslam'ın gereği olduğunu da ispatlamaya çalışmak fazla anlamlı bulunmaz.

Kıymetli okuyucularım
3 Mart 1924 tarihinde İzmir mebusu Seyyit Bey TBMM'nde hilafetin kaldırılması ve halifeliğin iptali ile ilgili bir konuşma yapmıştır. Konuşmasında, "Hilafetin dini bir kurum olmadığını bir yönetim işi olduğunu savunmuş ve bu konuda bir kitap yazdığını ifade etmiştir. Aynı tarihte mecliste kabul edilen bir madde ile halife halledilmiştir. Hilafet, hükümet, ve Cumhuriyet mana ve mevhumunda (anlaşılmasında) esasen mündemiç olduğundan (toplandığından) makam-ı hilafet mülgadır (kaldırılmıştır)" denilmektedir. Seyyit Bey konuşmasına devam ederek "Hilafet hükümet demektir. Doğrudan doğruya millet işidir. Peygamberimiz (s.a.v.) vefat ettikten sonra, sahabeye hilafet meselesini açıklamamıştır. Bu konuda bir hadisten bahsedilmektedir. O da çok dikkat çekicidir. "Benden sonra hilafet otuz senedir. Ondan sonra ısırıcı saltanata dönüşür" buyurmaktadır. Bahsettiğim hadis başka bir rivayette, "Hilafet-i Nübüvvet otuz senedir" şeklinde zikredilmiştir. Ehli sünnet alimleri hilâfeti iki kısma ayrılırlar. Birincisi, Gerçek Hilafet (Hilafet-i Hakikiye), ikincisi Hilafet-i Süriyye (Hükmi Hilafet) bunların izahında çok çeşitli meseleler vardır. Gerçek hakiki hilafetin şartları 10 tanedir. Bunların bazıları şunlardır: Tam manası ile adaletli olmak. Kureyş Kabilesi'nden olmak. On adet şarttan birisi eksik olursa Hilafet geçerli olmaz. Ehli sünnet alimlerinin çoğunluğuna göre Hilafet olacak kişinin sıradan bir alim olması yeterli değildir. Bütün İslam alimlerine göre haksızlık yapan, yolsuzluk yapan, adalete bağlı kalmayan kişilerin halife olması caiz değildir.

Kıymetli okuyucularım
Hilafet ve halifelik ile ilgili olarak akademik ve yeterli bilgi sahibi olmak için Türkiye Diyanet Vakfı'nın yayınları arasında olan İlmihal, İslam ve Toplum isimli eserin ikinci cildinin 251'inci sayfasından itibaren 328'inci sayfaya kadar (yani 67 sayfayı) incelemeniz yeterli olacaktır. O zaman bir takım şarlatanların ve cahil cühela güruhunun maskelerinin düştüğünü göreceksiniz. Kısmet olursa özetlemeye çalışacağım takip ediniz.
DEVAM EDECEK