SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam âleminin bir Ömer’e ihtiyacı var (4)

Yazının Giriş Tarihi: 19.11.2017 21:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.11.2017 21:55
Sevgili okuyucularım.
Devlet biçimlerinden ‘Teokrasi’ siyasi iktidarın, Tanrıdan kaynaklandığı ve bu iktidarın Tanrının yeryüzündeki temsilcisi veya bir grup tarafından kullanıldığı inanışa dayanan, toplumsal düzen olarak tanımlanmaktadır. Burada sistemi belirleyen dindir. Siyasal iktidar Tanrı adına din adamları tarafından kullanılmakta veya dağıtılmakta, toplumsal ilişkileri düzenleyen hukuk normlarına din kaynaklık etmektedir.
  İlk çağ devletlerinde din ve devlet işlerinin iç içeliği hatta devletin hemen bütünüyle dibi bir örgütlenme olduğu düşünülürse bu devletlerin ‘Teokratik’ olarak nitelendirilmesi mümkündür. Bu yüzden ilk çağ devletlerinde dini liderlikle siyasi liderlik bir kişinin şahsında birleşmiştir. Siyasal iktidarın başında bulunan şef, aynı zamanda bir din adamı, hatta kimi toplumlarda görüldüğü gibi kral bir tanrıdır. Genel hatlarıyla söylemek gerekirse bu tür teokratik toplumlarda siyasal iktidar elinde tutan şef, tanrısal niteliklere sahip bir lider olarak görülmektedir. Hristiyan batı toplumlarının tarihinde teokrasinin değişik türlerine ve uygulama biçimlerine rastlanır. Mesela: Bizantinizm. Din ve devlet ilişkilerinde ortaya çıkan ikinci temel tip, siyasal otoritenin dini otoritenin önüne geçmesi ve onu himayesine almasıdır. Buna açıkça ‘Bizantiniz’ denmektedir. Başka isimleri de mevcuttur. Bu tip örgütlenmede din adamları devlet otoritesine bağlanmışlardır. Ve hükümdar tarafından denetlenmektedirler. Bu suretle kilisenin manevi gücü denetim altına alınmış olmaktadır. Bu oluşuma yarı teokrasi diyenler de vardır. Bir adı da ılımlı teokrasidir. Bunların örnekleri Eski Hindistan’da, İran’da Sasani sülalesi zamanında ve Eski Roma’da icra edildiği ileri sürülmektedir. Ağırlıklı olarak din âlimlerinden oluşan bürokrasinin genel anlamda dini bürokrasi adalet ve eğitim gibi kurumsal fonksiyonları icra ettiği Osmanlı Devleti’ni de yarı teokratik bir devlet olarak niteleyenler mevcuttur. Son dönem Osmanlı yönetimi ise kimi yazarlarca “Dindar meşruti bir rejim” olarak nitelendirmektedir.
  Laiklik konusuna gelince: “Kendilerini Tanrıya adamış Rahipler (Ruhban sınıfı) dışında kalan geniş halk yığınlarını ifade için kullanılan ‘Laikos’ tabiri olarak Latinceye geçmiştir. Türkçemizde kullanılan ‘Laik’ kelimesi, Latince ‘Laicus’ kelimesinin Fransızcaya intikal etmiş biçimi olan ‘Laique’ kelimesinden alınmıştır.” Kendilerini Tanrıya adamış rahipler ifade için ise Yunancada ‘Kleos’ tabiri kullanılmıştır.
  Eski Yunan toplumunda sıradan halk kesimini ifade eden laik kavramı Hristiyan batı dünyasında toplum olarak kilise örgütünde görevli olmayan halk kesimi için kullanılmıştır. Orta Çağ Avrupa’sında Katolik toplumlar laiklerden ve ruhban sınıfından oluşuyordu.(adg. Sayfa 257)
Not: Laiklik asıl yükselişini Fransız Devrimi ile yakalamıştır. Bir sonraki yazımda Laiklik ve İslam ele alınacaktır.
                                                                                                                    Devam Edecek…     
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.