SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam âleminin bir Ömer’e ihtiyacı var (3)

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2017 22:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.11.2017 22:09
 Sevgili okuyucularım.
Vizigotların 410 yılında Roma’yı ele geçirip yağmalamasından sonra imparatorların uğradığı felaketleri Hristiyanların yükselmesine kızan Tanrıların intikamına bağlayan ve Tanrı Devleti adlı eserinde St. Augustinus ilk günahın ürünü olan ve bu yüzden şeytani bir kurum sayılması gereken geçici ‘Dünya Devleti’nin karşısına ‘ İlahi Devleti’ koyuyor sonraki yüzyıllarda tanrısal devletin kapsamı genişletilerek bu devlet kilise ile özleştirilecektir. Gelinen noktada kilise ile siyasal iktidar arasındaki gizli çatışma ve otorite yarışı devam etmiş gittikçe derinleşmiştir. Fransa’da ve İngiltere’de saldırgan bir ulusal varlık krallık eğilimiyle, keyfi bir Katolik teokrasisi karşı karşıya gelmiştir. Daha sonra kilise sorgulanmış, kilisenin etki ve teorisi alandan çıkarılmıştır. Ayrıca kilisenin devlete bağlanması ve laik bir sisteme geçilmesi gündeme gelmiştir. Burada çok dikkate değer bir mevzu vardır. Hristiyan batı siyaset teorisi ve geleneği ile Müslüman doğu siyaset teorisi arasında derin farklılıklar bulunmakla beraber, iki noktada çok yakın benzerlikler mevcuttur. Örnek: Petrus’a ait olduğu söylenen çözme ve bağlama hakkı, Müslüman siyaset teorisindeki ehlül hal- vel akd anlayışını, yine Hristiyanların kilisenin ve onun başı olan papanın konumuna ilişkin anlayışları, fonksiyon açısından Şii doktrindeki masum imam anlayışını ve Sünni doktrindeki icma teorisini çağrıştırmaktadır. Kilise, İsa ile bedenleşmiş kutsal bir kurumdur. Bu kutsal ve dokunulmaz kurumun başı olan papada doğal olarak masumdur. Ve açıkladığı şey, bütün müminleri (Hristiyanları) bağlayıcıdır.Bu anlayışa Tanrının İsa’ya yüklediği misyon, din adamlarına yüklenmiş olmaktadır. (Bakınız: adg. Sayfa 256)
Not: Bir önceki yazımda ve bu makalede verilen bilgilerin sebebi yüce dinimiz İslam’ın Adalet kavramını iyi anlamak ve Din-Devlet ilişkilerini açıklamak içindir.
 Devlet şekli ile hükümet şekli anayasa hukuku açısından genellikle birbirinden ayrı tutulur. Devlet şekilleri aynı olan ülkelerde, hükümet şekillerinin farklılık göstermesi vakıası, bu ikisi arasında bir ayırım yapılmasını gerekli kılmaktadır. Burada Devlet şekilleri (biçimleri) Teokrasi, Bizantizm, Laiklik, Oligarşi ve Demokrasi üzerinde izahlar gereklidir. Din kurumu dil, etik ve estetik yapılar gibi toplumun öteki maddi ve manevi değerleriyle birlikte kültürel sistemin oluşturucuları içinde yer alır. Hem Batı da, hem Doğu da tarihi tecrübelerle dil ile siyasal otorite kaçınılmaz biçimde ilişki ve iletişim içinde olmuşlardır. Şu üç noktada dikkate değerdir.
Bir: Dine bağlı yönetim.
İki: Yönetime bağlı Din.
Üç: Din ve yönetimin birbirinden ayrılığı yönetimin Dine tabi olduğu devlet biçimi “ Laiklik” olarak adlandırılmıştır.
 Devam Edecek…  
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.