Kıymetli okuyucularım,

Kuran’ı Kerim’de yüce rabbimiz “Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların en aşağısına döndürdük. Ancak iman edip yararlı, faydalı ameller, işler yapanlar başka; onlar müstesna. Onlar için bitmez, tükenmez bir ecir, bir mükâfat vardır.” İnsanoğlu eşrefi mahlûktur. Yani yaratılmışların en şereflisidir. Ayrıca varlık âleminin odak noktasıdır. Yine Kuran’da insan için ‘Yeryüzünün halifesi’ tabiri vardır.” Bunları dikkate aldığımızda karşımıza çıkan gerçekler vardır. O gerçeklerin birincisi iman’dır. İkincisi ise Ameli Salih denilen hayırlı ve faydalı işlerdir. Bu bağlamda insan ele alındığında küfür ehli olan Ebu cehiller, Ebu lehepler, Nemrutlar, firavunlar, Karunlar ve onların yolundan giden sapıklar, İman’dan nasibini almamış inkârcılar şerefli insanlar değillerdir. Onlar alçak ve şerefsizdirler. Hz. Âdem atamızdan günümüze kadar günümüz dâhil nice şerefsiz ve aşağılık insanlar vardır.

Kıymetli okuyucularım,

Şanlı peygamberimiz s.a bir sözünde, “Şerefül mekânı bil mekin” buyurmuştur. O mübarek sözün anlamı şöyledir: Bir yerin, bir bölgenin veya bir mekânın şerefi orada oturan, ikamet eden insanlarla orantılıdır.” Mesela Medine, Hz. Peygamberimizle şereflenmiştir. İstanbul, Hz. Eyyubel Ensari ile şereflidir. Konya, Mevlana ile şereflenmiştir. Anadolu, şehit ve gazilerle şereflenmiştir. Ankara, Hacı Bayram Veli ile ve Mustafa Kemal’le şereflenmiştir. İslam tarihi ve Müslüman tarihi bunlarla doludur. Elbette bunların karşısında şereften nasibini almamış alçaklar ve şerefsizliklerde vardır. Vatan hainleri, istiklal ve hürriyet düşmanları adaleti çiğneyip rezil edenler, millet malına el uzatan sosyal hırsızlar, mal mülk uğruna ana ve babalarını katledenler, çıkar ve menfaat için yalan konuşmayı ve iftirayı meşru sayanlar bu alçaklara dâhildirler. Rabbimizden duamız bizleri yaratılışımıza uygun olarak şerefli bir şekilde yaşatsın öyle olsun.

Âmin.