SON DAKİKA
Hava Durumu

İNSANLIK NASIL BİR İRADEYE MUHTAÇTIR

Yazının Giriş Tarihi: 11.07.2018 20:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.07.2018 20:51
Bu sorunun cevabını isabetli şekilde vermek için insanın tabiatını tanımak lazımdır. İnsan tabiatına uygun ve onun özlemine cevap verecek bir "siyasi rejim" var mıdır? Bütün yaşayış tarzlarına, değişik zaman ve mekanlar içindeki kavgalarına rağmen insanoğlu gerçekten ne istemektedir. Bunu isabetle tespit edebilirsek, "Nasıl bir iradeye muhtacız" sorusuna çok rahat şekilde cevap verebiliriz. İnsanoğlu tarih boyunca "anarşiyi" sevmemiştir. Zira insan dinamik olduğu kadar "istikrarlı" bir nizam aramaya da önem vermiştir. İnsanlara müşfik davranan, adil olan, itaat edilmeye değer "bir otoriteye" bağlanarak gelişmek ve yaşamak ister. Üstelik bu otorite o kadar üstün bir değer ifade etmeli ki, insanoğlu buna itaat ederken asla "alçalmamalı" bilakis kendisine olan saygısı artmalı ve vicdan huzuru duymalıdır. Bu şu demektir. İnsan fert ve cemiyet olarak kendisini yücelterek, koruyarak ve geliştirerek "idare edecek" bir otoriteye muhtaçtır. Yani "insan cemiyetlerinin", "yönetilmeye" ihtiyacı inkar ve ihmal edilemez. Tarih boyu muhtelif kişi ve kadrolar, insanoğlunun bu ihtiyacına cevap vermek için "yönetime" talip olmuşlar ve "yönetimi" ele geçirmişlerdir. Bu kadrolar bazen "ruhban" bazen "senyörler" bazen "kapitalistler" bazen "partizanlar" bazen "entelektüeller" bazen de "faşist ve diktatörler" tarafından idare edilerek bugüne kadar gelmişlerdir. Bugün de insan cemiyetlerinin idaresine talip olan ve çeşitli adlar alan "kadrolar" iktidar mücadelesi vermeye çalışmaktadırlar. İnsan cemiyetleri var oldukça bu mücadele devam edecektir. Gerçekten de, insan cemiyetlerini kim ya da kimler idare etmelidir. Hiç şüphesiz "Her cemiyet layık olduğu idareyi" bulacaktır. Onun için Şanlı Peygamberimiz "Ne iseniz, başınızdaki idare odur." buyurmuştur. Çağımızda yeryüzünü dolduran cemiyetlerin "siyasi rejimlerini" tek tek gözden geçirin. Göreceksiniz ki "Her kavim (millet) layık oldukları idare altında bulunmaktadır." Allahtan başkasını ilah edinen insanların dünyasına "sahte tanrılar" musallat olmuş, kan ve gözyaşı içinde inleyen bir vahşi tablo doğmuştur. Altun ilahlaştırılmış "kapitalistler" putlaşmış, cemiyetleri putlaştıranlar komünistlerin istibdadı altında ezilmişlerdir. Devleti putlaştıranlar ise, şu veya bu basıyattaki "şefleri" devletin sembolü haline getirmişler ve Faşist bir pençenin altında helak olmuşlardır. Parayı, cemiyeti, devleti ve şahısları putlaştıranlar, çağdaş Neonların, Nemrutların, Firavunların ellerine düşmüşlerdir. Neticede büyük bir arzu ve istekle insanlık kendisini kurtaracak sistemi aramaktadır. Tarih boyu vicdanlara, kafalara, cemiyetlere musallat olan bu putlardan kurtulmak için insanlık "demokrasi" adını verdiği bir sistemi benimsemiştir. Bunun tarifi "Cemiyetin kendi kendisini idare etmesi, kendi kanunlarını kendisinin yapıp uygulamasıdır." Yani binlerce yıllardan beri siyasi rejimlerin ve toplumsal idarelerin içinde "Kötülerin en ehveni" en iyisi olarak demokrasi benimsenmiştir. Ancak tüm çırpınışlara rağmen bir türlü istenilen düzeye gelmemiştir. Ancak tüm çırpınışlara rağmen bir türlü istenilen düzeye gelmemiştir. Çünkü "Demokraside, Cumhuriyet paravanası altında ve arkasında bazı kişi ve zümrelerin şahsi çıkarlarına, kanlı diktatörlüklerine taş çıkarır hale gelmiştir. Tabiri caizse "Halkın halk tarafından idare edilmesi boş bir gevezelik olarak kalmıştır. Halen dünyada bunun örnekleri çoktur. Suudi Arabistan'dan, Suriye'den, İran'a, oradan Amerika'ya, hatta Türkiye'ye kadar toplumlar bir türlü mutlu kılınamamıştır. Tek çare Yaratıcının kurduğu sistemdir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.