Kıymetli okuyucularım
Kâinatta var olan her şey insan içindir. Çünkü varlık aleminin odak noktası insandır. İnsan ise Allah içindir. Bu sebepten dolayı Kuran'ın muhatabı da insandır. İnsan sömürülmeyi ve istismar edilmeyi sevmez. Çünkü insanın istismarı çirkindir. İnsanoğlu istismarın kötü ve çirkin oluşunu bizzat kendisi istismara uğradığı ve maruz kaldığı zaman daha iyi anlamaktadır. Kendisinin hak ve haysiyeti çiğnendiğinde yaşadığı üzüntü ve ızdırabı gören insan başkalarının hak ve haysiyetinin önemini daha iyi anlama imkânı bulur. İtiraf etmeliyiz ki günümüzde insanın istismarı bazı kimseler için meslek haline gelmiştir. Sebebi ise şöhret, saltanat, mal edinmek, güçlü ve kuvvetli olma içgüdüsüdür. Bu bağlamda ilk sırada siyasetçiler vardır.

Kıymetli okuyucularım
Kul hakkına tecavüz, adaleti kendi çıkarlarına göre kullanma, yaptırım gücünü ve ihtiraslarını başkalarının aciz bırakılmasına aracı kılma istismarın en çirkin olanıdır. Dikkat edilirse insanoğlu yaradılış itibarı ile varlık aleminin efendisidir. Madenler, bitkiler, hayvanlar, denizler, dereler, toprak onun emrindedir. Rüzgârlar, yıldızlar, ay ve güneş insana hizmet etmektedir. Ancak insanoğlu sahip olduğu akıl, zekâ ve üstün yeteneklerle donanımlı olduğu için anlayış ve kavrayış açısından kâinatı ve içindekileri yani emrine verilenleri devamlı didiklemekte (Kurcalamakta) ve istismar etmektedir. Allah'ın mülkünü imar ve tasarrufa memur kılınmış insanoğlu tabiata hükmetmeye ve hakim olmaya çalışırken üzülerek ifade edelim ki tabiatın da en büyük istismarcısı olmuştur. Halbuki Kuran bize öğretiyor ki, Allah'ın mülkünü imar ve tasarrufa memur kılınan insan asla başıboş bırakılmamıştır. O tabiatı ve içindekileri istismar ederken mümkün gerçek sahibini düşünmek ve haddini aşmamak mecburiyetindedir. Kibirle, gururla, nefsinin arzu ve isteklerine uyarak şevkati ve merhameti elden bırakması onu alçaltır.

Kıymetli okuyucularım
İnsan sahip olduğu imkânlarla bütün canlılara ve diğer insanlara karşı merhameti elden bırakmamalıdır. Hem ferdi planda, hem de toplumsal anlamda mevki, ikbal, selahiyet, mal ve mülk itibarı ile asla zulme ve haksızlığa razı olmamalıdır. İstismarın kötü ve çirkinliğine inanmış insanlar onu beceri ve maharet olarak görmezler. Merhamet edene Rahmân da merhamet eder. "Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin" buyuran Şanlı Peygamberimiz (Ona selam olsun) bu noktada bizleri uyarmıştır. İstismar ve yermek yerine şefkat ve merhamet acıları tatlandırır. Cemiyete huzur ve güven getirir.