Dünde vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. İhanetlerin mimarı bilinen alçakların kullandıkları ve istismar ettikleri başlıca etken din olmuştur. Perde arkasında ise çıkar, menfaat ve ikbal vardır. Mesela 15 Mayıs 1919’a bakalım. İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiş. Bunun üzerine Bursa yoğun bir göç dalgasına muhatap olmuştur. İstanbul dâhil Anadolu’nun birçok yerinden Bursa’ya kafileler halinde göç akını başlamıştır. Halkımız sivil, asker, kadın, erkek, genç, ihtiyar bütün yurt severler olarak savaşa gerekli katkıyı yapmıştır. Vatanperverlerin başında istiklal ve hürriyet sevdalısı Mustafa Kemal Atatürk vardır. Aynı dönemde, yani 1919’da Kasım ayı başlarında ilçemiz Yenişehir’de de Müdafai Hukuk Yönetim Kurulu oluşturulmuştur. Genelkurmay yayınlarında en yoğun köy örgütlenmesi Yenişehir’de gerçekleşmiştir. Tam 17 köyde Müdafai Hukuk çalışmaları yapılmış ve örgütler kurulmuştur. İşgalin kanlı bilançosu şöyledir; Bursa çevresinde ölenlerin sayısı 871’dir. İhanet eden çeteler tarafından öldürülenler buna dâhil değildir. Ateşe verilen hapishalerde yananlar bunun dışındadır. Yerli Rum, Ermeni ve Müslüman geçinen ayrılıkçı çeteler tarafından 398 kişi yaralanmış, 5626 kişi dövülmüş, işkence görmüş, 138 kadının ve kızın ırzına geçilmiştir. Yunan işgal komutanlığı ve göstermelik mahkemelerde 555 kişiye hapis cezaları, 750 kişiye sürgün cezası, uygulanmıştır. Yangın yerine uğratılmış kasaba ve köylerin sayısı 125’tir. Yenişehir’de öldürme 30’dan fazladır. Irza geçme 13’tür. Köylerden toplanan ve geri dönmeyenlerin sayısı 165’tir. Şimdi sormak istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı çoğunun anası belli babası elli olurdu diyorum. Doğru mu, yanlış mı? Dolayısıyla Atatürk’ü gönüllerden silemeye çalışanların ihanetleri hala devam ediyor. Bu kafayla anlaşılan o ki devam da edecek. Allah ihanet şebekelerine fırsat vermesin. Devam edecek