SON DAKİKA
Hava Durumu

İbret alınacak hikayeler

Yazının Giriş Tarihi: 20.11.2022 13:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.11.2022 13:06
Bir gün IV. Murat İncili Çavuşa sorar: “İncili yemek derler, memek derler. Yemek nedir, memek nedir?” İncilli Çavuş cevap verir: “Yemek siz hünkarımızın sofrasında bin bir türlü leziz yiyeceklerdir. Memekse biz fakir fukaranın yediği kuru ve yavaş şeylerdir”. IV. Murat tekrar sorar: “Peki kürk derler mürk derler; Kürk nedir, mürk nedir?” İncilli cevap verir: “Kürk insanı sıcak tutan soğuktan koruyan, siz hünkarımızın giydiği değerli giyeceklerdir. Mürk ise bizim sırtımızdaki yırtık ve yamalı elbiselerdir.” IV. Murat tekrar sorar: “Peki iyi padişah derler madişah derler; padişah nedir, madişah nedir?” İncilli hiç zaman kaybetmeden cevabı yapıştırır: “Padişah merhum babanızdı madişah da sizsiniz hünkarım” der. Daha sonra İncilli Çavuşu Osmanlı Elçisi olarak Fransa kralına gönderildiğinde elbisesinin bazı yerlerinde yama vardır. Kral bunları görünce dayanamaz ve sorar: “Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?” İncillinin cevabı hazırdır: “Osmanlılar adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin hikmeti budur” der. Bu hikayeyi okuyunca aklıma bizdeki bazı tv kanallarındaki yemek programları geldi. Sizler neleri hatırladınız bilmiyorum. Yeni İncilli Çavuşlara ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.
Kıymetli okuyucularım,
Sultan Abdülaziz Londra’da, İngiltere Kraliçesi Victoria ile görüşürken Kraliçe kulaklarındaki küpeleri göstererek, ” Bunu bana ağabeyiniz Sultan Abdülmecid’in hediye ettiği bronştan saray kuyumcusuna yaptırdım. Broşu göğsüme takıyordum şimdi kulağıma. Acaba zatı şahane buna gücenir mi?” Orada bulunan Fuat Paşa kraliçeye şu cevabı verir: ”Bilakis Haşmetmeab, Türkiye’den gelen şeylere daima kulak verdiğinizi ispat ettiği için memnun olurlar” diyor. Hazır cevap kişilere ihtiyaç her zaman olmuştur. Bu arada Kraliçelere verilen hediyeler de düşündürücüdür. Bir gün Ekrem Talu lokantaya gider. Garsondan güzel bir çorba ister. Çorbayı masaya bırakan garsona, “Ben bu çorbayı içmem” der. Garson başka bir çorba getirir. Ercüment Bey’den aynı cevabı alınca garson, “Beyim affedersiniz çorbalarımız çok güzeldir. Lütfen bir kaşık tadınız, mutlaka beğeneceksiniz” der. Talu yine aynı şeyi tekrarlayınca garson, “Niçin?” sorusunu yöneltir. Ercüment Bey çok sakin ve mantıklı bir cevap verir, “Çünkü kaşığım yok” der. Buradan çıkarılan ciddi dersler vardır. İşimi yaptım eksiğim yok zannedenler, hataları yüzlerine vurulunca af dilemesini bilmelidirler. Aksi halde işler kaşıksız çorbaya döner. Onun için vazifeler tam ve eksiksiz yapılmalıdır.    
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.