Tarih 4 Mayıs 2004. Bir gazetede şu satırları okuyoruz. “Katliam, işkence ve toplu mezarlar. Cenk Kalesi’nde ve Kunduz Şibirgan Cezaevi ekseninde binlerce esiri de onlar kurşuna dizmişti. Esirlerin bazıları açlıktan, susuzluktan ve havasızlıktan öldü. Ölmemek için birbirlerinin terini içti. Konteynerlerdeki kurşun deliklerinden kan sızıyordu. Kunduz’da 8 bin kişi esir alındı. 500 kişi Cenk Kalesi’nde, 7 bin 500 kişi Şibirgan Cezaevi’ne nakledildi. Ancak cezaevine 3 bin 15 kişi geldi. Kalanlara ne oldu? Katledilen esirler, şimdi Mezar-ı Şerif’in çevresinde açılan toplu mezarlarda. Görgü tanıkları Amerikan askerlerinin, esirlerin boyunlarını kırarak öldürdüğünü, üzerlerine asit döktüğünü, yüzlerce esirin çöle götürülüp ıssız bir yerde kurşuna dizildiğini, infaz emrinin bölgedeki Amerikan birliklerinin komutanı tarafından verildiğini söyledi. Dünya sustu. Birleşmiş Milletler bile soruşturma açmadı. Guantanamo’da aynısını yaptılar. Ellerine parmaksız eldiven giydirilmiş, kelepçelenmiş, ayakları zincirli, ağızları, burunları ve kulakları kapalı, gözleri bağlı, görme, işitme, koklama ve dokunma duyuları yok edilmiş esirler gördük. Suçları, vatandaşlıkları, kimlikleri ve gelecekleri olmayan insanlar.
Uluslararası hukukta her eylemin bir karşılığı var. Hayvanların bile yasal hakları var. Peki bunlar ne? Bu mektuptan sonra ne yazılabilir? Hangi söz, hangi cümle bir anlam ifade edebilir? Amerika ve İngiliz basınında birkaç resim yayınlanınca Irak’ta yaşananlar dikkate alındı. Oysa yüzlerce resim, yüzlerce tecavüz, yüzlerce trajedi var. Kimse bunları yayınlamaya cesaret edemedi. Tecavüzlerle ilgili haberlere yoğun baskı uygulandı. Diplomatik misyonlar harekete geçirildi. İşkence ve tecavüz haberlerini okuyunca kaleme sarılıp, böyle bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışanlar, hadi şimdi bir şeyler yazın. Irak’ta yaşananlar, Ebu Garip’ten yükselen çığlıklardan daha net kanıt olabilir mi? Biz bu resimleri aylar önce gördük. Daha yüzlerce kanıt var.” (Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi 4 Mayıs 2004. Ayrıca, Küfre Açılan Kapı Dinler Arası Diyalog. Sayfa 16-17.)
İlahi para ve makam, şöhret olanların insanlık adına yapacakları hiçbir şey yoktur. İslam aleminin liderleri emperyalizmin uşakları olmuşlardır.
Devam Edecek…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
İBLİSİN BAŞI AMERİKA (5)
Uluslararası hukukta her eylemin bir karşılığı var. Hayvanların bile yasal hakları var. Peki bunlar ne? Bu mektuptan sonra ne yazılabilir? Hangi söz, hangi cümle bir anlam ifade edebilir? Amerika ve İngiliz basınında birkaç resim yayınlanınca Irak’ta yaşananlar dikkate alındı. Oysa yüzlerce resim, yüzlerce tecavüz, yüzlerce trajedi var. Kimse bunları yayınlamaya cesaret edemedi. Tecavüzlerle ilgili haberlere yoğun baskı uygulandı. Diplomatik misyonlar harekete geçirildi. İşkence ve tecavüz haberlerini okuyunca kaleme sarılıp, böyle bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışanlar, hadi şimdi bir şeyler yazın. Irak’ta yaşananlar, Ebu Garip’ten yükselen çığlıklardan daha net kanıt olabilir mi? Biz bu resimleri aylar önce gördük. Daha yüzlerce kanıt var.” (Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi 4 Mayıs 2004. Ayrıca, Küfre Açılan Kapı Dinler Arası Diyalog. Sayfa 16-17.)
İlahi para ve makam, şöhret olanların insanlık adına yapacakları hiçbir şey yoktur. İslam aleminin liderleri emperyalizmin uşakları olmuşlardır.
Devam Edecek…