SON DAKİKA
Hava Durumu

Hormonlu demokrasi ve İslam

Yazının Giriş Tarihi: 27.08.2020 16:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2020 16:51
Yazıma merhum Necip Fazıl Kısakürek’in şu dizesi ile başlamak istiyorum. “Tarih, kutuplara kaçmış bir fener. Buz denizlerinde çakar başıboş. 29 harflik sözde aydınlar, yafta yazar, isim takar başıboş. Allah’ım sen acı bu saf millete! Akşam yatar, sabah kalkar başıboş.”
Evet, 29 harflik sözde aydınlar ve hormonlu demokrasinin GDO’lu savunucuları yahut silikonlu beyinlerin, kiralık kafaların zırvaları. Tıpkı 45 günde tavuk olan, kesime giden, sofralarımıza gelen hormonlu civcivler gibi. Tıpkı dalından koparılan sebzelerin kasada, hatta çuvalda bile bir iki santim büyümesi gibi. Hormonlu demokrasinin adı ileri demokrasi oldu. Yemlenen, hormonlanan, sinsi propagandalarla aldatılan Müslüman Türk Milletidir. Taraftar kazanmak için öyle sinsi çalışmalar yapıldı ki yüce dinimiz kullanıldı. İslam’ın adı ILIMLI İSLAM yapıldı. İslamlığın insanlığa takdiminden 159 yıl sonra devreye giren mezheplere göre hak, batıl, doğru, yanlış, iyi, kötü ayrımları yapıldı. Tarikatlar, cemaatler lime lime edildi. Birbirlerine en ağır hakaretleri yaptılar. Bunlara karşılık Hıristiyan, Yahudi, İsevilik, Musevilik ve bunlara bağlı mezheplerle, Müslümanlığı aynı kefede sentezleyip, adına da diyalog dediler. Medeniyetler ittifakı gibi. Açılım safsatası da bunlara eklendi. Bunların tamamı misyonerlik faaliyetlerinin başarısına bağlıdır. Çünkü onlara göre sıcak, soğuk, ılımlı, serin nasıl olursa olsun, yeter ki birileri olsun ki savaş devam etsin. Çünkü savaş varsa rant vardır. Savaşa da rakip lazım. Rakip ayakta kalsın ki savaş devam etsin. 11 Eylül 2001 New York’taki ikiz kuleler olayı böyledir. Planlanan büyük oyun sahneye konulmuştur. Ladin’in adamlarının saklanması ihtimali olan ülkeler bombalanmış, oralara girilmiştir. Sonuçta bu ülkelerin Amerikan projelerine göre şekillenmesi sağlanmıştır. Petrol, su ve maden kaynakları, yer altı ve yer üstü zenginliklerin ele geçirilmesi temin edilmiştir. Osmanlı’nın yüzlerce yıllık emanetleri, hatıraları birer birer bombalanmış, yıkılmıştır. Kırmızı hat sahipleri, kanaat önderleri, eş başkanlar hep sustular. Bosna’da katiller iş başındayken, Müslümanlar tavuk gibi kesilip, kurşuna dizilirken neredeydi bunlar? Hormonlu demokrasi havarilerinin bir kısmı ellerinde viski kadehleriyle bu vahşetleri seyretmişlerdir. Bir kısmı da ittifak, hoşgörü ve diyalog sığınağında beklemişlerdir. Neticede hahamlar, papazlar, mideci sözde dindarlar memnun oldular. Özgürlük ve medeniyet fukaraları bilinen sloganlarla kitleleri adapte etmeyi başarmışlardır. Kefereler asıyor, kesiyor çıt yok. Dünya basını önünde bazı demeç ve tavırların, kişileri kahraman yaptığı çok açık olarak görülmektedir. Saddam Hüseyin’in bir bayram sabahında Amerika tarafından idam edilmesi çok anlamlıdır. Zavallı Iraklılar güya demokrasi gelecek diye adeta sevinçten çıldırıyorlardı. Kim getirecekti demokrasiyi acaba? ‘Müslümanları avlanması gereken hayvanlar’ olarak gören vampirlerin uşakları mı?

İslam’ın evrensel, cihanşümul mesajlarına başvurmadan, onun tedavi yöntemlerine sarılmadan kurtuluş mümkün değildir. Her şeyini midesine endeksleyen İslam âlemi, birilerini kurtarıcı olarak görmesi, yeni tehlikelerin işaretçisidir. Senaryo adım adım sahneye konurken, Türk Milletinin dikkatli olması lazımdır.         
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.