Kıymetli okuyucularım. Son yıllarda ülkemizde sıkça gündeme gelen hırsızlık ve yolsuzluklar toplumu rahatsız etmeye başlamıştır. Kur-an'da Maide Suresi'nin 38. ayetinde Rabbimiz Hırsızlar için şöyle buyurmaktadır: "Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir yaptırım olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadınların ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir. Ayrıca Yusuf Suresi'nin 70-73-77 ve 81. ayetleri hırsızlıkla ilgilidir. Mesela 70. ayette, "Ey kervancılar siz hırsızsınız" ifadesi mevcuttur. Bakınız Kur'an Meali Diy. İş. Bak. Sayfa 243. Şanlı Peygamberimiz, "Akıllı bir  Mümin (Müslüman)  bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz. (Zararını gördüğü halde aynı hareketi tekrar etmez) buyurmaktadır. Ayrıca dünyevi bir maksat bir çıkar için devlet adamına (reisine) onu istemediği halde biat eden sadık ve itaatkar görülen kimselerden bahsedilirken, "Onlar istediklerini alırlarsa ona bağlı kalırlar. İstediklerini almazlarsa onu buğz ve kin beslerler. Sözlerine uymazlar" buyurmaktadır. Bak. Riyazüs Salihin cilt 3. sayfa 341.
Yine peygamberimiz (s. a. v): "Suç işleyen kızım Fatıma da olsa cezasını çekmelidir" buyurmaktadır. Şimdi manzaraya kısaca bir göz atalım.
Sevgili okuyucularım. Mevkisi, makamı, nüfusu, görüşü, ideolojisi, partisi ve siyasi anlayışı ne olursa olsun hiç kimsenin yaptığı pislikler rezaletler yolsuzluklar ve hırsızlıklar yanına kâr kalmamalıdır. Yapanlardan mutlaka hesap sorulmalıdır. Aksi halde İslam'dan önceki cehalet dönemine, cehalet bataklığına geri dönmüş oluruz. Allah'ın Resulü, Nübüvvetin ikinci yılında Akabe mevkisinde, kendisine biat edenlere şu telkinde bulunmuştu, "Allah'a ortak şirk koşmayacaksınız, hırsızlık yapmayacaksınız ve kız çocuklarını öldürmeyeceksiniz. " Gelinen noktada hırsızlık var, iftira var, nikâhsız yaşama var, kız çocuklarına her türlü tecavüz var dolaylı yollardan Allah'a şirk de var ama sorarsanız Müslüman, muhafazakar adam. O dönemin karanlıklarından aydınlığa çıkmak için hicret yapan Müslümanlar vardı. Şimdi vurgundan, soygundan, yolsuzluklardan, hırsızlıklardan kaçan, Müslüman geçinen pis, kirli limanlar var. Ne hikmetse bu pisliklerden hesap soranlar da yok. İçimizde nefretler oluşuyor.
Kıymetli okuyucularım. Devlet ve millet malını deniz kabul edip, olta atan hırsızlar mutlaka hesap vermelidir. Tarihi misyonu içerisinde incelendiğinde karşımıza çıkan gerçek şudur: İster şahsi teminatlar, ister müşterek teminatlar olsun, toplumun ortak çıkarları ve sosyal yapısını zedeleyecek her çeşit davranış tehlikeli ve yasaktır. O yüzden kıtlık, yoksulluk ve benzeri olaylarda yağmalama ve soygunlara rastlarız. Şimdi soygunları ve yağmaları varlık içinde yüzen zenginliği bilinen sosyal hırsızlar yapıyor. Maalesef çoğundan da hesap sorulmuyor. Sonuçta cemiyet, millet, fitne ve fesada vuruyor. Bu noktada mülkün temeli olan adalet devreye girmelidir. Aksi halde çeşitli dolaplarla hırsızlıklar devam edecektir. Bir de bunlar muhafazakâr, dindar maskesinde bürünürlerse 'Vay halimize' demekten başka çaremiz kalmıyor.