Kıymetli okuyucularım
Son günlerde yaşadığımız sosyal ve ekonomik hadiseler toplum olarak bizleri travmatik kaygılara yönlendirmiştir. Travmanın  pratikteki anlamı ruhu açılan yara demektir. Gerçekten de ruhlarımız yaralanmıştır. Elbette her şey para değildir. Diğer üzücü olaylar cinayetler ve tecavüzler hırsızlıklar, vurgunluklar, kavgalar trafik terörü, yolsuzluklar ve diğer hadiselerin üzerine binen ekonomik çarpıklık acele tedavi beklemektedir. Bizim inancımızda devlet kendisini korumak, gücünü arttırmak, yeni istiddamlar açmak, muhtaç olduğu yatırımları gerçekleştirmek ve tabana hizmet götürmek için ekonomik faaliyetleri acil bir şekilde hür, ahlaki ve hukuki zeminde yürütmek için bizzat kendisi de bir müteşebbis olarak ekonomik faaliyetlere katılır. Özel teşebbüsün yanında, kamu teşebbüslerine de önem verir. Günümüzde uygulanan serbest piyasa ekonomisi ve özelleştirme yöntemleri ile piyasayı belli kişilerin insafına terk etmenin neticelerini birlikte görüyor çekiyoruz.
Kıymetli okuyucularım. Hepimiz biliyoruz ki insanın rızkı kesildiğinde eceli gelir. Rızık tükenmeden ecel gelmez. Onun için dünya, ahiretin tarlasıdır. Peygamber (ona selam olsun) mesajı bize rehber olmalıdır. Ahiretin anlamı son demektir. O son geldiğinde mallar, mülkler, makamlar, mevkiler bir anda terk edilir. Herkes yaptığı ile başbaşa kalır. Eceli gelmeyenler için hayat devam eder. Onlar içinde ömür sermayesi sınırlıdır. Asıl olan gerçek olan ahirete hazırlıklı olmaktır. Bu bağlamda helal-haram, iyi-kötü, doğru-yanlış hak ve batıl ölçüleri hesaba katılmalıdır. İşte bu hesapları dikkate almadan yapılan davranışlar yanlıştır.  Ölçülerin iyi hesaplanması gerekmektedir.
Kıymetli okuyucularım. Ufkumuz ve bakış açımızın dikkatti bakımından bazı konuları işaret ettim ki, şu zamların sebepler zincirini iyi tahlil edelim. Yağ çeşitleri, bütün temizlik maddeleri, ekmek dahil bilumum gıda maddeleri, sebze ve meyvelerin her çeşidi, petrol ürünleri, doğalgaz ve diğerleri... Yani iğneden ipliğe varıncaya kadar her şeye zam. Dolar’ın, Euro’nun, altının ulaştığı rakamlar malum. Milli paramız olan Türk lirası 1993'lerden beri tarihin en düşük seviyesini yaşıyor. Paradan atılan sıfırları bir an için geri alırsak Türk Lirası'nın ne hale geldiğini iyi anlarız. Bulgaristan parası olan Lava'nın yanında bile bizim milli paramız gülünç duruma geldi. Bu arada birileri çok kazandı. Dahası onlar büyüdü. Tabirimi hoş görün, "Yunus balığı gibi şiştiler." Bu mutlu azınlık denilen malum zümrenin dışında kalanlar ise "Çiroz balığı gibi piştiler." Ancak şartlar ne olursa olsun yaşamaya devam edeceğiz. Unutmayalım ki İslam dini zenginliği ile bir itibar, bir sosyal güç, bir imtiyaz koparma, bir baskı aracı olarak asla kabul etmez. Bu konuda Kehf Suresi'nin 34-42. ve 43. ayetleri çok açıktır. Bakmanızı tavsiye ederim. Bay zamcılara ve kapitalistlere duyurulur.