1980 ihtilalinden önce Türkiye’de yaşananlar, sanki ülke baskı altındaymış gibi gösterilip, sözde ılımlı İslam Projesi kalın hatlarıyla çizilmişti. Göstermelik olarak ceza evlerine dini kitapların girmesi serbest bırakılmış ve ceza evlerinde din derslerine ağırlık verilmiştir. Bende o dönem rahmetli Halit Korkusuz hoca ile uzun süre Buca cezaevine derslere gitmiştim.. Müslüman Türk Milliyetçiliğini kendi emel ve çirkin gerçekleştirmede ülke için tehdit unsuru olduğunu görenler bunu ortadan kaldırmanın ve köreltmenin yolunun İslami anlayıştan geçtiğine inandıkları için, büyük bir yolu müracaat etmişlerdir. Çünkü dünyadaki bütün olaylar göstermiştir ki, milli yapıları sağlam ve millileşmiş devlet ve milletlerin bölünüp parçalanmaları  en zor olan devletlerdir. Bunun içinde Türkiye’de yapılacak olan en önemli iş, milli direnci kırmak; ülke insanlarını yalan yanlış dini duygularla besleyip, siyasi ümmetçiliğin yolunu açmaktır. Böylece milletlerin kalkınmasında itici güç olan ve motor görevi yapan milliyetçilik akımı yok olacak ve yozlaşmanın aşağılık kompleksli yönü ön plana çıkarılacaktır. Amerika’nın dini narkoz gibi kullanılarak, beyinleri uyuşturma yolunu seçmesinin, Türk Milletini Hristiyan dünyasına hayran hale getirilmesinin, kendi milli tarihinden koparma planlarının devreye sokmasının temelindeki ihanette budur. Globalleşmek, yozlaşmak, dinler arası diyalog adı altında başta aile kavramı olmak üzere bu değerleri lekelemek son derece tehlikelidir. Bunları yaparken çok dinli, çok mezhepli, çok tarikatlı, ve çok etnik kökenli planlar üzerinden siyaset yapılan bir ülke konumuna getirilmek  istenen Türk Devleti ve Türk milleti, mutlaka bu ihanetleri fark ettirecek çalışmalar içine girmelidir. Bununda kaynağı Milli Eğitimin ve Diyanet teşkilatıdır. Var gücüyle planlanan ihanetler anlatılmalı ve çalışmalar desteklenmelidir. Bu bağlamda Türkiye için, yeni 12 Eylül 1920’ler, yeni 15 Temmuz 2016’lar Allah korusun hatırlatılmak istenebilir. Olayları salim bir kafa ve sağ duyulu bir akılla ele alınmalıdır. Çok amaçlı operasyonlar her kesime yöneliktir. Onun içindir ki herkes “bize karşı yapıldı” tezini savunur. Herkes bakış açısı yönünden haklıda gözükebilir. İşte Türkiye’nin Fetö terörüne itilmesindeki gaflet ve dalalet milli duygusundan uzak kalınmasındandır. Burada Mustafa Kemal Atatürk’ün aldığı tedbirlerin, mason localarını Lions ve Rötari kulüplerinin kapatılmasının ve bunlarla birlikte Tekke, Zaviye ve benzeri faaliyetlerinin yasaklanmasının önemini bir kez daha anlamış oluyoruz. Birilerinin bahsettiği harf devrimine bakacak olursak, Suudi Arabistan, Irak, Ürdün, Filistin ve benzeri ülkeler harf devrimi yapmadıkları için mi bu kadar ileri(!) gittiler diye insan merak ediyor. Türk milleti kendi milli tarihine, milli değerlerine mutlaka dönmeli ve dört elle sarılmalıdır.
Devam edecek…