Türk devletini yakından ilgilendiren iki önemli olay ve ibretler. Yıl 1979. İran’daki Amerikan yanlısı Rıza Pehlevi yönetimindeki rejim, kendisine karşı birleşen sol liberal ve dini gruplar tarafından yıkılmıştır. Yıl 1978. Dünyayı sorsan bir diğer olay, Davut Han’ın yönettiği Afganistan’ın darbeyle sarsılması ve ülkeyi kendi yakınlarıyla yöneten Davut Han’a karşı olan iki sol partinin birleşerek Davut Han’ı devirmeleri ve üyeleriyle birlikte çoğunun öldürülmesi. 1978 yılında Demokratik Afgan Cumhuriyeti’nin kurulması. Aynı yıl içerisinde iki grubun bölünmesi ve yeni ayaklanmaların başlaması ve 1979’da Sovyet ordusunun Afganistan’a davet edilerek Aralık ayında ülkenin resmen işgal edilmesi. Bu arada yönetime Babrak Karmal getirilmiş ve 9 yıl süren savaşlarda Afgan mücahitleri Sovyet ordusuna büyük kayıplar verdirmiştir. Çevre ülkeleri başta olmak üzere bütün dünya ülkeleri bu olaylardan etkilenmişlerdir. Bu işgalle Sovyet Rusya’nın Hint Okyanusu’na açılması ve İran üzerinden Basra Körfezi’ne inmesi kolaylaşmıştır. Başta Çin olmak üzere Pakistan, Hindistan ve İran olaylardan rahatsızlık duymuşlardır. Hepsinin de kutup başı olan Amerika bu hadiselere sesiz kalmamış Sovyetlerle aralarındaki füze antlaşmalarını ve Sovyetlere yaptıkları tahıl ihracatını kesmişlerdir. Amerika’nın başını çektiği ülkeler 1980 yılında yapılan yaz olimpiyatlarına bu olaylar üzerine katılmamıştır. Neticede 1989 yılında Birleşmiş Milletler kararlarıyla ve onun gözetiminde Sovyetlerin Afganistan’ı terk etmesiyle son bulmuştur. Bu süre zarfında Lübnan’da bulunan Hizbullah örgütü daha sonra Türkiye’nin başına bela olmuştur. Amerika, İslam coğrafyasında meydana gelen bu olaylardan rahatsızlık duymuş, müttefiki olan Şah Rıza Pehlevi’yi kahretmiştir. Bunun üzerine körfez ülkeleri ve ortadoğunun tamamı başta olmak üzere Türkiye dahil politikasını değiştirmek ve gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Çünkü Amerika’nın kesinlikle güç kaybına tahammülü yoktur. Türkiye’nin yanı başında meydana gelen bu olaylar Türk devleti için de bir tehlike olmuştur. Zira kurulan bu yeni yapılanma çevreye rejim ihraç eder pozisyonunda idi. Devrim muhafızları bölgede söz sahibi olacağız diyorlardı. İşin garibi ise Türkiye’de dindar ve İslamcı geçinen birçok siyasetçi ve gençlik teşkilatları bu gidişata çanak tutuyorlardı ve yatakçılık yapıyorlardı. O dönemin sözde birçok mücahit geçinenleri daha sonra Türkiye’deki aktif siyasette yerlerini almışlardır. Elbette bir çoğu düştükleri hatanın farkına da varmışlardır. Bu arada Vatikan’ın büyük kardinal ve piskopos grubunu oluşturan Mason localarının çalışmaları hızlanmıştır. Ne gariptir ki Türkiye’yi yönetmeye kalkışan birçok kişi, tam bir Türk düşmanı ve hain olan “Baş piskopos Makeriosu” unutmuştur. Bunların hepsi de geberip gitmiştir.
DEVAM EDECEK
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
HEPSİ DE GEBERİP GİTTİLER (1)
DEVAM EDECEK