SON DAKİKA
Hava Durumu

HEM OKUDUM HEM AĞLADIM

Yazının Giriş Tarihi: 29.06.2018 20:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.06.2018 20:42
Bugün yine bütün şehitlerimiz için Fatihalar, İhlâslar okudum. Çok sevdiğim ve saydığım cennet mekân merhum, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatıralarını ve çilelerini anlatan ’12 Eylül Günleri’ isimli kitaba epeyce göz attım. Öyle duygulandım ki uzun süre gözyaşlarıma mani olamadım. İşin en garip tarafı ise “Şehitler kervanında Rahmetli Gün Sazak hariç bir tek Bakanın, Milletvekilinin, Başbakanın veya Cumhurbaşkanlarımızdan hiçbirisinin çocuğunun yahut torunlarının ya da yeğenlerinin şehit olduğuna rastlamadım.” İşte Muhsin Yazıcıoğlu şöyle özetliyor; “Toz duman içinde bir hayatı yaşadık, günlerce, aylarca, yıllarca… Bugünkü noktadan geriye baktığımızda bir savaş sonu manzarası görürüz. Göçe zorlanmış aileler, istikbali ve hürriyeti dinden alınmış insanlar, gözü yaşlı analar, babalar, dullar ve yavrular. Sakat kalmış nice yiğitler. Hayatlarının baharında toprağa verilmiş canlar. Şöyle bir hatıralarımızı düşünecek olursak, gözlerimizin önünde hep bayrağa sarılı tabutlar ve onların ardından sel gibi akan yığınlar geçer. Sert yüzler, damlasız gözler, kararlı adımlar ve tekbirler sessiz bir çığlık gibi akar, durur ve de gürler. Allah’a, Kuran’a, Bayrağa, Vatana yemin olsun, şehitlerim, gazilerim emin olsun. Bir anlık kesitten sonra yine hatıralarımıza bakıyoruz. İşkenceler, zulümler, haksızlıklar, hırsızlıklar, mahkemeler ve darağaçları. ‘KARŞILIKSIZ SEVENLERİN BURUK VE İSYANLI SÜKUTU.’
Anayasalar karatahtaya yazılıp çizilen şeyler değildir. Bir kere yazılır ama ciddi yazılır.” Evet, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatıralarını inşallah okurlarımızla paylaşacağım. Ben bunları okurken 1969’lara, 1980’lere gittim. Rahmetli Kemal Fedai’yi hatırladım. İzmir Agura’da elinde bir zeytin iftarı beklerken, tam iftara bir dakika kala 17 yaşında bir terörist, vatan haini kahpe, o güzel insanı kafasında bir kurşunla şehit etmişti. Cenazesinde, Hisar Camii’nin önünde konuşmayı ben yapmıştım. Sonra da ne konuştun diye ifademi almışlardı. Yine Merhum Turan İbrim, eczanesinde merdivende ilaçları yerleştirirken bir hain tarafından vurulmuş, kendisi silahını kullanmadan o kuduzun elindeki tabancayı almaya çalışırken gözcüler tarafından yine başından vurularak şehit edilmişti. Reşat Atalay, Saffet Çelik ve daha niceleri. Bunlar, bu şehitlerimiz unutuldu. Diyor ya Yazıcıoğlu ‘Karşılıksız sevenler’ diye. Mahşer günü ilahi adaletin önünde asıl hesaplar görülecektir. Öyle iman ediyorum…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.