Sevgili okuyucularım, sözlerime rahmetli Karakoç’un birkaç mısrasıyla başlamak istiyorum. “Zulümden, kıyımdan korkumuz yoktur. Tehdide baskıya karnımız toktur. İğrenç işkencenin usulü çoktur. Çarmıha germezse haşa huzurdan. Bizi faşist diye yeren sahtekâr. Daha çok sermezse haşa huzurdan Tunceli, Hakkari, Kars’tan ne çıkar. Fizan'a sürmezse haşa huzurdan. Yüz binleri yalanına uydurdu. Çetesine hazineyi soydurdu. Sadizmine yasal gömlek uydurdu. Zincire vurmazsa haşa huzurdan. Vaat etmişti hürriyeti, huzuru. Gelince temelden bozdu hazırı. Yandaşız yoldaşız cümle veziri. Diktasın kurmasın haşa huzurdan. Ahırda yitirdi, damla aradı. Ne yaptıysa düşmanlara yaradı. Süpürgeyle saçımızı taradı. Kırk yular kırmazsa haşa huzurdan. Mao’yu, Lenin’i put yapan dernek. Yıkıcı, bölücü, ruhsuz p…venk. Nerede, kim ise, bunları tek tek. Meydana sermezse haşa huzurdan.’’
Not: Bu şiir merhum tarafından 26.05.1978 yılında yazılmıştır. Bakınız 5. mevsim sayfa 110-111.’
Bu şiiri niye yazımın başına koydum diye merak edenler, belki de gönül koyanlar olacaktır. Kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95. yıldönümü. Ayrıca mübarek Kurban Bayramı günlerini yaşıyoruz. Öyle coşkulu günler ki iki bayramı bir arada. Hem cuma günü, hem Kurban Bayramı. Böyle manevi zaman dilimlerinde hiç düşünmeden, hiçbir doğru yanlış tahlili yapmadan kökü dışarıda dalları içeride olan, anaları belli, babaları belli olan, ihanet şebekeleri tarafından askerimize, polisimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza pusu kuran, tetik çeken, bomba patlatan bu alçaklara ithaf etmek üzere bu şiiri seçtim. Ulan kahpeler, bilmem neyin çocukları, iş makinelerini yakarsınız, okulları, camileri yıkarsınız. Öğretmenlerimizi şehit edersiniz. Ekmek parası için alın teri döken işçileri tararsınız. Birliğiniz yok, dirliğiniz yok.
Aile hayatınız yok, inancınız yok, imanınız yok. Namusunuz şerefiniz zaten hiç yok. Yüzyıllardan beri piyonluk yapıyorsunuz. Yahudi uşaklarının, İngiliz dönmelerinin, Amerikan ajanlarının kahpeliğini sergiliyorsunuz. Hâlâ birileri çıkıp sizin adınıza ahkâm kesiyor. Sizi sevenler de size acıyanlar da sizi koruyanlar da sizler kadar şerefsiz ve alçaktır. Bu bayramın manevi atmosferinde okuyucularımdan istirhamım çok dua edelim.
Bu dualar illa toplu yapılması gereken münacatlar değildir. Kalkalım gecenin yarılarında abdest alalım. İki rekat teheccüd namazı kılalım. Açalım ellerimizi Allahımız'a yalvaralım. Ve diyelim ki "Ey rabbimiz salih kulların, şehitlerin, gazilerin, sana teslim olanların, peygamberler silsilesinin, Kur'an-ı Kerim’in, Kabe-i Muazzama'nın ve duası kabul olanların yüzü suyu hürmetine devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle, ordumuzu yurdumuzu muhafaza eyle. Birliğimizi dirliğimizi bozma. Bozmak isteyenlere fırsat verme. Hainleri, satılmışları, din ve vatan düşmanlarını kahhar isminle kahreyle. İdarecilerimize şuur ve metanet ihsan eyle Ya Rabbi. Amin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Haşa huzurdan
Not: Bu şiir merhum tarafından 26.05.1978 yılında yazılmıştır. Bakınız 5. mevsim sayfa 110-111.’
Bu şiiri niye yazımın başına koydum diye merak edenler, belki de gönül koyanlar olacaktır. Kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95. yıldönümü. Ayrıca mübarek Kurban Bayramı günlerini yaşıyoruz. Öyle coşkulu günler ki iki bayramı bir arada. Hem cuma günü, hem Kurban Bayramı. Böyle manevi zaman dilimlerinde hiç düşünmeden, hiçbir doğru yanlış tahlili yapmadan kökü dışarıda dalları içeride olan, anaları belli, babaları belli olan, ihanet şebekeleri tarafından askerimize, polisimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza pusu kuran, tetik çeken, bomba patlatan bu alçaklara ithaf etmek üzere bu şiiri seçtim. Ulan kahpeler, bilmem neyin çocukları, iş makinelerini yakarsınız, okulları, camileri yıkarsınız. Öğretmenlerimizi şehit edersiniz. Ekmek parası için alın teri döken işçileri tararsınız. Birliğiniz yok, dirliğiniz yok.
Aile hayatınız yok, inancınız yok, imanınız yok. Namusunuz şerefiniz zaten hiç yok. Yüzyıllardan beri piyonluk yapıyorsunuz. Yahudi uşaklarının, İngiliz dönmelerinin, Amerikan ajanlarının kahpeliğini sergiliyorsunuz. Hâlâ birileri çıkıp sizin adınıza ahkâm kesiyor. Sizi sevenler de size acıyanlar da sizi koruyanlar da sizler kadar şerefsiz ve alçaktır. Bu bayramın manevi atmosferinde okuyucularımdan istirhamım çok dua edelim.
Bu dualar illa toplu yapılması gereken münacatlar değildir. Kalkalım gecenin yarılarında abdest alalım. İki rekat teheccüd namazı kılalım. Açalım ellerimizi Allahımız'a yalvaralım. Ve diyelim ki "Ey rabbimiz salih kulların, şehitlerin, gazilerin, sana teslim olanların, peygamberler silsilesinin, Kur'an-ı Kerim’in, Kabe-i Muazzama'nın ve duası kabul olanların yüzü suyu hürmetine devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle, ordumuzu yurdumuzu muhafaza eyle. Birliğimizi dirliğimizi bozma. Bozmak isteyenlere fırsat verme. Hainleri, satılmışları, din ve vatan düşmanlarını kahhar isminle kahreyle. İdarecilerimize şuur ve metanet ihsan eyle Ya Rabbi. Amin.