"Ayinesi iştir kişinin söze bakılmaz" demiş atalarımız. Yüce Rabbimiz de "Ey inananlar kendi yapmadıklarınızı başkalarına niçin söylüyorsunuz" buyurmaktadır. Çeşitli ihtiraslardan ve çeşitli siyasi çatışmalardan dolayı ortaya atılan söylemlerin ve sözlerin hiçbirisi geçerli değildir. Günübirlik maceralardan öteye geçmemiştir. "Türk milleti yiğitler topluluğudur filozoflar topluluğu değildir" diyen Rahmetle Dündar Taşer eski Yunan filozoflarının bir sürü laf ettiklerini fakat bir türlü güçlü devlet olamadıklarını belirterek söz ve eylem değil iş ve icraatın, eylemin önemli olduğunu belirtmektedir.
Merhum Abdurrahim Karakoç ise konuya 24.12.1985 tarihinde yazdığı şu makalesi ve 2. 12.1985 tarihinde kaleme aldığı şu şiirle dile getirmiştir. Makalenin özeti şöyledir: "Bürokrasi cambazlarının, bilim narkojcularının, sendika büyücülerinin, politika (siyaset) illüzyonistlerinin, edebiyat üçkağıtçılarının, ticaret haramilerinin, basın göz boyayıcılarının seçilip kümeleştiği bir yer. İşin en garibi ise umutların da bağlandığı yerdir burası. Güvensizlik babında 'İnsanoğlu çiğ süt emmiş' diye söylenir. Pişmiş inek sütü emenlere güvenmek bin defa daha tehlikeli" diyerek duygularını yazıya döküyor. Şiirde ise şöyle dert yanıyor: "Sormayınız, görmeyiniz canlarım, hakkınızı yiyip yutan burada. Dinlisini dinsizi dinlerim, Besmeleye yalan katan burada. Sofralara viski, havyar,dizilir fiyatınız peçeteye yazılır. Sırtınızdan günde on dört post yüzülür, sizi soyup sizi satan burada. İnsan avlıyor her gün her saat, hızlı köşe dönmek en üstün sanat. Orada kol gezerken kıtlıklar, yokluklar, burada betonlarla delinir gökler. Yürekler acısı bir garip alem, rüşvetsiz imzaya yanaşmaz kalem. Pop müzik, şampanya, Malbora, Salem. Gece gündüz keyif çatan burada... Yazık siz beğenir, seçersiniz. En çürük köprüden siz geçersiniz. Bilirim her zaman çarnaçarsınız. Körkütük, zilzurna yatan burada. Hal gidiş bu minval bu vaziyette, rağbet ne ilimde ne meziyette. Sabun işkencede su eziyette, aydınlığa çamur atan burada... "
Artık insanlarımız uyanmaktadır söz ebelerine, yalan vaatlere kanmamaktadır. Yunus balığı gibi şişenlerle, çiroz balığı gibi pişenleri tanımaktadır. Birilerini aklamak için, diğerini karalamak ahlaki değildir. Önemli olan verilen sözlere bağlı kalmaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
HANGİSİ ÖNEMLİ SÖYLEM Mİ EYLEM Mİ?
"Ayinesi iştir kişinin söze bakılmaz" demiş atalarımız. Yüce Rabbimiz de "Ey inananlar kendi yapmadıklarınızı başkalarına niçin söylüyorsunuz" buyurmaktadır. Çeşitli ihtiraslardan ve çeşitli siyasi çatışmalardan dolayı ortaya atılan söylemlerin ve sözlerin hiçbirisi geçerli değildir. Günübirlik maceralardan öteye geçmemiştir. "Türk milleti yiğitler topluluğudur filozoflar topluluğu değildir" diyen Rahmetle Dündar Taşer eski Yunan filozoflarının bir sürü laf ettiklerini fakat bir türlü güçlü devlet olamadıklarını belirterek söz ve eylem değil iş ve icraatın, eylemin önemli olduğunu belirtmektedir.
Merhum Abdurrahim Karakoç ise konuya 24.12.1985 tarihinde yazdığı şu makalesi ve 2. 12.1985 tarihinde kaleme aldığı şu şiirle dile getirmiştir. Makalenin özeti şöyledir: "Bürokrasi cambazlarının, bilim narkojcularının, sendika büyücülerinin, politika (siyaset) illüzyonistlerinin, edebiyat üçkağıtçılarının, ticaret haramilerinin, basın göz boyayıcılarının seçilip kümeleştiği bir yer. İşin en garibi ise umutların da bağlandığı yerdir burası. Güvensizlik babında 'İnsanoğlu çiğ süt emmiş' diye söylenir. Pişmiş inek sütü emenlere güvenmek bin defa daha tehlikeli" diyerek duygularını yazıya döküyor. Şiirde ise şöyle dert yanıyor: "Sormayınız, görmeyiniz canlarım, hakkınızı yiyip yutan burada. Dinlisini dinsizi dinlerim, Besmeleye yalan katan burada. Sofralara viski, havyar,dizilir fiyatınız peçeteye yazılır. Sırtınızdan günde on dört post yüzülür, sizi soyup sizi satan burada. İnsan avlıyor her gün her saat, hızlı köşe dönmek en üstün sanat. Orada kol gezerken kıtlıklar, yokluklar, burada betonlarla delinir gökler. Yürekler acısı bir garip alem, rüşvetsiz imzaya yanaşmaz kalem. Pop müzik, şampanya, Malbora, Salem. Gece gündüz keyif çatan burada... Yazık siz beğenir, seçersiniz. En çürük köprüden siz geçersiniz. Bilirim her zaman çarnaçarsınız. Körkütük, zilzurna yatan burada. Hal gidiş bu minval bu vaziyette, rağbet ne ilimde ne meziyette. Sabun işkencede su eziyette, aydınlığa çamur atan burada... "
Artık insanlarımız uyanmaktadır söz ebelerine, yalan vaatlere kanmamaktadır. Yunus balığı gibi şişenlerle, çiroz balığı gibi pişenleri tanımaktadır. Birilerini aklamak için, diğerini karalamak ahlaki değildir. Önemli olan verilen sözlere bağlı kalmaktır.