SON DAKİKA
Hava Durumu

HANGİSİ DOĞRU HANGİSİ YANLIŞ GÖZ ATALIM (3)

Yazının Giriş Tarihi: 29.10.2017 22:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.10.2017 22:02
Sevgili okuyucularım. Türkiye de hem siyasi oluşumlarda, hem de aydın geçinen bazı çeyrek tiplerde bir çapulculuk ve çok kültürcülük edebiyatı vardır. Vay efendim kültürel farklılıklar tanınmalıymış. İleri demokrasinin gereği buymuş. Böylece özgürlükçü modelden bahsederler. Bunların çoğu liberal geçinen tiplerdir. Bu tipler batının siyasi tecrübesini varoluşumuzun olmazsa, olmazı olarak görürler. Bu kısım AB (avrupa birliği) kriterlerini ve uyum yasalarını yaşatma adına sembolik seçkinlere ve milli sembollere, Türk devletinin kuruluş esaslarına saldırırlar. Özgürlük edebiyatı devamlı tutkularıdır. Bu kısım batının ve Avrupa’nın stratejik hesaplarının sözcülüğünü yaparlar. Mesela 12 eylül darbesinin ardından birtakım sol ve İslamcı kesimlerle bazı milliyetçi geçinen tipler bir anda liberal oluverdiler ve cemaatlere katılarak aydınlar adına muhalefettin radikal kanadını oluşturdular. Bunların arasındaki Marksist kesimler sızmalarla devleti içten çökertme yolunu seçerken ve silahı masaya taşırken, dağ kadrosuda açıkça ihanetlerine devam etmişlerdir. Bazı hainler ise siyasi uzantı olarak ve akademik bir oluşumla iki dilli ve iki halklı devlet görüşünü savunmuşlardır.  Buda siyasi Kürtçülüğün meclise taşınması şeklinde tecelli etmiştir. İşte bu arada Kürt açılımı gafleti ilerisinin federasyon olduğuna ve bağımsız Kürdistan’a geçiş manevraları olduğunu ilgililer anlayamamış, ya da aldanmışlardır. 1993 yılının ağustos ayında ırak’ın kuzeyinde oluşturulan Kürtçü oluşumunun << Kürdistan birlik partisi>>nin dile getirdiği görüş unutmamalıdır. << federasyon bağımsızlığa geçişin daha kolay yoludur. Bu geçişi AB ülkeleride kabul eder. Öyleyse önce federasyon, sonra bağımsızlık>> . İşte gaye budur. Amaç budur. Bunu göremeyen yada görmezden gelen bakar körler devleti adeta tehlikeye atma noktasına gelmişlerdir. Burada kavim, aşiret feodal ve imparatorluk formların zaman içinde millet olgusuna dönüşeceği ve milletin siyaset, ekonomi, sanat, bilim, dil, tarih ve kültür gibi değerlerini bir ölçüde ulus devlet olgusuna dönüşeceği kesindir. Zira devletler bir sınıfın ya da bir gurubun, yahut bir cemaatin çıkarları doğrultusunda ortaya çıkmış çıkmış oluşum değildir. Dil özellikle bir milletin doğal sınırlarını meydana getirir. Milli (ulus) devlet anlayışında toplumun bütünleşme derecesi çok daha yüksektir. Türkiye cumhuriyeti tarihinde dil, kültür, milli gelenekler, yapay şeyler değildir. Netice olarak şunu iyi idrak etmek lazımdır. Milli duygulardan arınmış, soyundan, sopundan, mensup olduğu devletinden, dolayısıyla milletinden nankörlerden asla ve kata devlet adamı olmaz. Olsa bile meclisteki ermeni milletvekili gibi çığırtkan olur. Patriklere nikâh yetkisi ister. Onun niçin devlet adamı uyanık olmalı, kanmamalı ve kandırılmamalı. Bunu en açık örneği Rahmetli Abdül Hamit hanla, merhum Mustafa Kemal Atatürk’tür…
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.