Sevgili okuyucularım.
Şu gerçeği unutmamak lazımdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması, hilafetin kaldırılması sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adı bir bakıma (Yeni Türkiye) şeklinde algılanmıştır. Dağıl sel ideolojik olarak Kürt sorunu merkezli bir anlayışla, devletin ünü ter ve milli yapısını tasfiye etmek tam bir yanlışa düşmektir. Dikkat ederseniz kürt sorunu Osmanlı zamanında da mevcuttur. Ancak eylem olarak cumhuriyetle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu işin başını çeken ihanet grupları İslam dinini bu bağlamda net olarak kullanmışlar ve ‘Din elden gidiyor’ çığlıkları ile fitnelerine devam etmişlerdir. Değilse ‘Yeni Türkiye’ kavramı sosyal bilim olarak Osmanlı sonrası kurulan yeni siyasi sistemin adı olarak gündeme gelmiştir. Günümüzde yeni Türkiye kavramı Türk kimliğinin karşıtlığına dayanmaktadır. Kozmopolit bir anlayışla İslamcı, liberal, muhafazakâr, sosyalist gibi tartışmaların ‘Türk kimliği’ altında var oluşlarını ortaya koymak zaruret haline gelmiştir. Yıllar önce benim bir şiirimde şu satırlar çok alkış almıştı. “Lazım çer kezim, muhacirim, Arnavut’um, Pomağım, Gürcüyüm ve Kürdüm. Anadolu teknesinde köyle yoğrulmuş hamurum. Piştim Millet fırınında Müslüman Türk doğdum.” Bu ifadelerden anlaşılacağı gibi millet olgusunun etnik kategorilerle bölünmesine Türk kimliğinin devletin siyasi kimliği olduğunu inkâra gidilmesi yani faciaların habercisi olacaktır ki, bu anlayış tamamen yanlıştır ve gaflettir. İster eski Türkiye, ister yeni Türkiye denilsin, şartlar ne olursa olsun Türk kimliği asla tartışılmamalıdır. Yok aydınlarmış, yok bilim adamlarıymış, yok evrensel tarifçilermiş, kim olursa olsun bu milli kimlik inşallah kıyamete kadar devam edecek. İslam’ında bayraktarlığını yaptığı için daima şeref kürsüsünde kalacaktır. Bu arada bir gafleti veya delaleti hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Bazı gafiller Türklük, Kürtlüğü eşleştirmeye ve kıyaslamaya tabi tutuyorlar ki bu tam bir delalettir. Elbette Lazlıkla Kürtlüğü, Arnavutluklu, ya da Çerkezlikle Kürtlüğü kıyaslamak mümkündür. Bir insan çıkıp ben lazım, ben çerkezim, ben kürdüm diyebilir. Ancak Lazcılık, Çerkezcilik veya Kürtçülük yapamaz. Türklük ise bu necip milletin tüm zenginlikleri ile bir üst kimliktir ve devletimin adıdır. Açılım şair uydurukça şeylerle birilerine şirin görünmek veya oy devşirme manevraları neticede devletimiz ve milletimiz için ihanete varan sonuçlar doğurmaktadır. Kısa bir benzetme gerekirse mezheplerin sayısı fazladır. Ancak tamamının ilham kaynağı İslam’dır. Çeşitli aşiretler ve boylar vardır. Ancak tamamının üst kimliği Türk’lüktür. Aksi iddialar bölücülüktür. Devletimizin bekasına konulan dinamittir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
HANGİSİ DOĞRU HANGİSİ YANLIŞ GÖZ ATALIM (2)
Şu gerçeği unutmamak lazımdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması, hilafetin kaldırılması sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adı bir bakıma (Yeni Türkiye) şeklinde algılanmıştır. Dağıl sel ideolojik olarak Kürt sorunu merkezli bir anlayışla, devletin ünü ter ve milli yapısını tasfiye etmek tam bir yanlışa düşmektir. Dikkat ederseniz kürt sorunu Osmanlı zamanında da mevcuttur. Ancak eylem olarak cumhuriyetle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu işin başını çeken ihanet grupları İslam dinini bu bağlamda net olarak kullanmışlar ve ‘Din elden gidiyor’ çığlıkları ile fitnelerine devam etmişlerdir. Değilse ‘Yeni Türkiye’ kavramı sosyal bilim olarak Osmanlı sonrası kurulan yeni siyasi sistemin adı olarak gündeme gelmiştir. Günümüzde yeni Türkiye kavramı Türk kimliğinin karşıtlığına dayanmaktadır. Kozmopolit bir anlayışla İslamcı, liberal, muhafazakâr, sosyalist gibi tartışmaların ‘Türk kimliği’ altında var oluşlarını ortaya koymak zaruret haline gelmiştir. Yıllar önce benim bir şiirimde şu satırlar çok alkış almıştı. “Lazım çer kezim, muhacirim, Arnavut’um, Pomağım, Gürcüyüm ve Kürdüm. Anadolu teknesinde köyle yoğrulmuş hamurum. Piştim Millet fırınında Müslüman Türk doğdum.” Bu ifadelerden anlaşılacağı gibi millet olgusunun etnik kategorilerle bölünmesine Türk kimliğinin devletin siyasi kimliği olduğunu inkâra gidilmesi yani faciaların habercisi olacaktır ki, bu anlayış tamamen yanlıştır ve gaflettir. İster eski Türkiye, ister yeni Türkiye denilsin, şartlar ne olursa olsun Türk kimliği asla tartışılmamalıdır. Yok aydınlarmış, yok bilim adamlarıymış, yok evrensel tarifçilermiş, kim olursa olsun bu milli kimlik inşallah kıyamete kadar devam edecek. İslam’ında bayraktarlığını yaptığı için daima şeref kürsüsünde kalacaktır. Bu arada bir gafleti veya delaleti hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Bazı gafiller Türklük, Kürtlüğü eşleştirmeye ve kıyaslamaya tabi tutuyorlar ki bu tam bir delalettir. Elbette Lazlıkla Kürtlüğü, Arnavutluklu, ya da Çerkezlikle Kürtlüğü kıyaslamak mümkündür. Bir insan çıkıp ben lazım, ben çerkezim, ben kürdüm diyebilir. Ancak Lazcılık, Çerkezcilik veya Kürtçülük yapamaz. Türklük ise bu necip milletin tüm zenginlikleri ile bir üst kimliktir ve devletimin adıdır. Açılım şair uydurukça şeylerle birilerine şirin görünmek veya oy devşirme manevraları neticede devletimiz ve milletimiz için ihanete varan sonuçlar doğurmaktadır. Kısa bir benzetme gerekirse mezheplerin sayısı fazladır. Ancak tamamının ilham kaynağı İslam’dır. Çeşitli aşiretler ve boylar vardır. Ancak tamamının üst kimliği Türk’lüktür. Aksi iddialar bölücülüktür. Devletimizin bekasına konulan dinamittir.