Sevgili okuyucularım.
Her insan hata yapar ve her insan unutur. Zira Hz. Ömer (R.A),  "İnsan hatadan ve unutmaktan mürekkeptir" şeklinde insanı tarif eder.
Bu yazımda önemli bulduğum iki üç hususu yorumlamak istiyorum. Birincisi AK Parti iktidarının, dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın Kuzey Irak politikasıdır. Bu politika Sayın Devlet Bahçeli’nin destekleriyle son şeklini almış ve hedefine ulaşmıştır. İkinci konu: AK Parti iktidarının, yani Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye politikasıdır ki, açıkçası tam bir yanlış siyasettir. Üçüncüsü yine AK Parti iktidarının Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘’Kürt açılımı’’dır ki tamamen ve yüzde yüz yanlıştır. Bu arada FETÖ denilen hoca bozuntusunun uzun süre iktidar tarafından kollanması ve gözetilmesi ise çok büyük bir yanlıştır. Bu konuların yorumlarına göz atacak olursak: Kuzey Irak meselesi detaylı olarak incelenirse uzun yıllardan beri kanayan bir yaradır. Gelinen noktada devletimizin bu açıklamalara karşı aldığı tavır yüzde yüz doğrudur. Ancak Barzani’nin bir terör şebekesi olan Molla Mustafa Barzani’nin oğlu olduğu asla unutulmamalıydı ve bu zibidilere kırmızı halıları ayaklarının altına döşeyerek bir lider, bir kahraman muamelesi yapılmamalıydı. İnşallah bundan sonra bundan sonra aynı hatalara düşülmez. Çünkü bu zihniyetin geninde bile ihanet olduğu asla göz ardı edilmemelidir. Kesinlikle o şebekeler Türk Devleti tarafından muhatap kabul edilmemelidir. Şu ana kadar yapılanlar doğrudur ve tam isabettir.
Suriye konusuna gelince: Baba Hafız Esad'ın bir ay içinde 35 bin Müslüman’ı hunharca katlettiği biliniyor. Oğul Esad’ın babasının yolunda olduğu öyle zannediyorum ki istihbaratçılar tarafından bilinmektedir. "Dost denilen Esad, çıkardı fesat" sözü tamamen doğrudur. Aslından Türkün Türk’ten başka dostu yoktur sözüne ben imza koyarım. Suriye’de özellikle Kobani’den Türkiye’ye giren birçoğunun ihanet içinde oldukları aşikârdır. Çünkü kendilerine sorulduğunda, "Biz Selahattinciyiz, o bize hürriyet verecek devlet kuracak" dedikleri açıktır. Öyle zannediyorum ki siyasi şube raporları ve istihbarat bilgilerinde bunlar mevcuttur. Ayrıca Suriyeliler'in Türk vatandaşlığına alınmaları 30 bin Suriyeli'nin bu taleplerinin kabulü tam bir gaflettir diye düşünüyorum. Bu politika tamamen yanlıştır ve milletimizden tasvip görmemektedir. Gelecekte bunun bedeli ağır olur diye düşünüyorum. Bazı hain odak noktalarının ve teslimiyetçi çevrelerin tarih mühendisliğine soyunmaları boşuna değildir. Milli ve manevi direnç noktalarımızı kırmak isteyen iç ve dış hainlerin Türk kimliğinden rahatsız olduğu yıllardan beri bilinmektedir. Bu noktada "Yeni Türkiye" kavramı, yeni bir kimlik ve yeni bir toplum modeli ve yeni devlet formu olarak asla ele alınmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve birliği nostaljiye kurban edilmemelidir…
 (Devam edecek)