Sevgili okuyucularım. Şu sorunun cevabını mutlaka bulmalıyım. Yasalara göre millet mi dizayn edilsin (ayarlasın), yoksa millete göre yasalar mı düzenlensin? Elbette kanunlar yasalar milletin huzur ve mutluluğu için yapılırsa problem olmaz. Ancak kişisel arzulara ve belli bir azınlığın arzularına göre yasalar yapılırsa ve bu yasalara göre millet hizaya getirmek istenirse problemler çoğalır. Takriben 02 yıldan beri sürüklendiğimiz badirelerin, düştüğümüz girdapların sebebi budur. Yasaların kanunların sivil ve resmisi olmaz diye düşünüyorum. Dayatmalar, aldatmalar, kandırmacalar zaten yasa özelliği taşımaz. Şahısların görüş ve yorumları ise yasaların dinamitleyicisi değildir.
Kıymetli okuyucularım. Darbelere göre, ihtilallere göre yasa siyasi anlayış ve yorumlara göre yasa, iktidarlara göre yasa olmaz. Merhum Necip Fazıl'ın tabiriyle, "Lastik gibi yasalar. Çok çok uzat uzat kırılmaz. Yeter ki gözünüzü kör etmeyin" diyordu. Ben İzmir Fuarı'nda, Ekici Ömer Konferans Salonu' nda onun bu anlamlı sözlerini dinledim ve yazmıştım. Türk milletinin kanunları, anayasası, modalara, localara, şahsi ihtiraslara ve kişisel çıkarlara göre olmamalıdır. Milletimizin manevi ve milli dinamikleri yasalara zıt ve ters düşmemelidir. Yasa meşru olan modaya müdahale etmez. Yasa inanca müdahale etmez. Yasa namusa müdahale etmez. Ayrıca yasa ahlaksızlığa ve hırsızlığa hiç müsaade etmez. Yasa insanı reflekslerinden kurtarıp uyması gereken toplumsal ve ortak paydadır.
Kıymetli okuyucularım. Türk milletinin kanunları Anayasası AB (Avrupa Birliği), Kopenhag kriterli, Washington istekli değil, Türk milletinin referansı ve vizesine göre olmalıdır. Kişi güvencesi ve kişi özgürlüğü eşitlenmelidir. Yürütmede ve yasamada eşitlik tam sağlanmalıdır. Basit bir örnek gerekirse Mesela Ahmet dayı ya da Emine teyze plajda serinlemek için mayo ve şort mecburiyetinde niçin tabii tutuluyor? Onların giysileri bikinileri rahatsız ediyorsa, bikinili olanlar da onları rahatsız ediyordur. Ortak payda karşılıklı saygıdır. Ahmet dayıyı sahilden, Emine teyzeyi plajdan kovarsanız bana hukuktan bahsedemezsiniz. Yasalar ve kanunlar sivil uşaklık sivil kölelik getirmemeli. Vatan topraklarının satılmasına, milletin bölünmesine asla müsaade etmemelidir. Yasaların bir ucu Kandil'de silahlı eşkıyalara, bir ucu meclisteki kravatlı anlayışlara ve ihanetlere karşı tedbir getirmeli ve müsaade etmemelidir.
Kıymetli okuyucularım hukuk adamları, hukuk otoriteleri şahsi yaşantılarını ve kişisel görüşlerini kanunlara, yasalara monte etmesinler. Türk milletinin anlayışına idrakine göre yasa yapsınlar. Değilse taklitçi yollarla taşıma sularla dönen değirmenin sık sık durakladığını ve teklediğini devamlı seyrederiz. Artık Siyonist, masonik ve emperyalist köleler ve uşaklar yasaların gölgesinde ve himayesinde büyütülmesin. Belki dikkatlerimizden kaçar. Birilerinin sivilmiş, resmiymiş seslendirmeleri devamlı aldatmaca olmuştur. Asıl olan adalettir. "Gururlanma padişahım (Sultanım) senden büyük Allah var" diyen ruh hep ayaktadır.