Kıymetli okuyucularım
Toplumsal huzur, barış ve güven ortamının oluşması için kul hakkı ihlalleri haksız kazanç getiren işlerin önlenmesi son derece önemlidir. Çünkü toplumda huzur ve güveni tehdit eden tehlikeye sokan yanlış davranışlar, yanlış işler, haksız kazanca ortam oluşturan kirli işlerdir. Hukuki bir sebebe dayanmadan alın teri ve emek olmadan bir kişinin mal varlığının çoğalması düşündürücüdür. Bir de bu çoğalma devletin, milletin ve başka kişilerin aleyhine olsun. Hiçbirimiz kardeşinin herhangi bir malını ciddi olarak veya şaka yoluyla almanın, birinizin arkadaşının değneyini(bastonunu) bile alsa onu iade etsin buyurmaktadır. Bak Tirmisi Ziten bahsi Süneni Ebu davut edep bahsi ayrı bir Hadiste bir şeyi alan el onu hak sahibine vermediği sürece tazminle(ödemekle) mükelleftir. Burada anlatılan şey haksız kazançların sahiplerine iade edilmesidir.
Kıymetli Okuyucularım. Başkasının malını para, tarla, ev ve benzeri hukuki ve yasal bir sebep bulunmadan almak hem haram, hem de suçtur. Anlaşma yapılmadan bir kimseyi çalıştırmakta buna dahildir. Bu ve benzeri şekilde başkasının malınıeline geçiren kimslerin aldıklarını hak sahiplerine ödemeleri lazımdır. Bu hem dini, hem de hukuki borçtur. Ancak belli yöntemlerle malı ya da parası eksilen kimseler çok defa mağdur olmaktadırlar. Hatta yargı yoluna baş vurup hakkını ispat etse imkanı bile bulamaz. Böyle durumlarda haksız kazanç elde eden kişilerin yargı kararına bakmadan hak sahibine hakkını ödemesi gerekir. Bile bile bunu yapmaz ise gasp hükmüne gireceğinden dolayı malına haram kırışmış olur. Kıymetli okuyucularım. Kamu arazilerinin, oramanlık alanların, vakıf mallarının, kimsesiz ve güçsüz kişilerin arazilerinin Allah ve ahiret korkusu olmayan dini haysiyeti kanun ve kul hakkı anlayışı ve insanlardan utanma duygusu bulunmayan kimselerce açıktan açığa gasp edildiği bunlardan büyük gelirler elde edildiği ve bu kimselerin çeşitli siyasal ve toplumsal safiyetler sebebiyle gerektiği şekilde takibata uğramadığı da bir gerçektir. Bu şekilde elde edilen mallar dinen hiçbir zaman gasp edenin mülkiyetine geçmediği daima mesuliyeti ve utancı beraberinde getiren bir davranış olarak görüldüğü gibi Fakihler(islam hukuçuları, ilim adamları) gaspedilen bu arazilerde kılınan namazların(onların üzerinde yapılan ibadetlerin) caiz olup olmadığını bile tartışmışlardır. Dini hassasiyetin yitirlmesine ilave olarak kamu otoritesinin de zaaf ve çelişki içinde olması da toplum sağlığını tehdit edecek düzeye varmasına yol açmaktadır. Bakınız: Diy. İş. Bşk. İslam İlmihali. Cilt 2.Sayfa 191-192-193
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
Haksız kazanç ve haramzadeler
Toplumsal huzur, barış ve güven ortamının oluşması için kul hakkı ihlalleri haksız kazanç getiren işlerin önlenmesi son derece önemlidir. Çünkü toplumda huzur ve güveni tehdit eden tehlikeye sokan yanlış davranışlar, yanlış işler, haksız kazanca ortam oluşturan kirli işlerdir. Hukuki bir sebebe dayanmadan alın teri ve emek olmadan bir kişinin mal varlığının çoğalması düşündürücüdür. Bir de bu çoğalma devletin, milletin ve başka kişilerin aleyhine olsun. Hiçbirimiz kardeşinin herhangi bir malını ciddi olarak veya şaka yoluyla almanın, birinizin arkadaşının değneyini(bastonunu) bile alsa onu iade etsin buyurmaktadır. Bak Tirmisi Ziten bahsi Süneni Ebu davut edep bahsi ayrı bir Hadiste bir şeyi alan el onu hak sahibine vermediği sürece tazminle(ödemekle) mükelleftir. Burada anlatılan şey haksız kazançların sahiplerine iade edilmesidir.
Kıymetli Okuyucularım. Başkasının malını para, tarla, ev ve benzeri hukuki ve yasal bir sebep bulunmadan almak hem haram, hem de suçtur. Anlaşma yapılmadan bir kimseyi çalıştırmakta buna dahildir. Bu ve benzeri şekilde başkasının malınıeline geçiren kimslerin aldıklarını hak sahiplerine ödemeleri lazımdır. Bu hem dini, hem de hukuki borçtur. Ancak belli yöntemlerle malı ya da parası eksilen kimseler çok defa mağdur olmaktadırlar. Hatta yargı yoluna baş vurup hakkını ispat etse imkanı bile bulamaz. Böyle durumlarda haksız kazanç elde eden kişilerin yargı kararına bakmadan hak sahibine hakkını ödemesi gerekir. Bile bile bunu yapmaz ise gasp hükmüne gireceğinden dolayı malına haram kırışmış olur. Kıymetli okuyucularım. Kamu arazilerinin, oramanlık alanların, vakıf mallarının, kimsesiz ve güçsüz kişilerin arazilerinin Allah ve ahiret korkusu olmayan dini haysiyeti kanun ve kul hakkı anlayışı ve insanlardan utanma duygusu bulunmayan kimselerce açıktan açığa gasp edildiği bunlardan büyük gelirler elde edildiği ve bu kimselerin çeşitli siyasal ve toplumsal safiyetler sebebiyle gerektiği şekilde takibata uğramadığı da bir gerçektir. Bu şekilde elde edilen mallar dinen hiçbir zaman gasp edenin mülkiyetine geçmediği daima mesuliyeti ve utancı beraberinde getiren bir davranış olarak görüldüğü gibi Fakihler(islam hukuçuları, ilim adamları) gaspedilen bu arazilerde kılınan namazların(onların üzerinde yapılan ibadetlerin) caiz olup olmadığını bile tartışmışlardır. Dini hassasiyetin yitirlmesine ilave olarak kamu otoritesinin de zaaf ve çelişki içinde olması da toplum sağlığını tehdit edecek düzeye varmasına yol açmaktadır. Bakınız: Diy. İş. Bşk. İslam İlmihali. Cilt 2.Sayfa 191-192-193