Kirli mi kirli, utanç verici mi? Evet utanç verici. Zulüm mü? En katmerlisi. Peki bunca vahşet ve insanlık dışı olayların başında kimler var? Tabii ki dönemin sıkıyönetim mahkemelerinin sözde savcıları, özde zalimleri… Başka kimler var? Dönemin Marksist Leninist vatan haini POLDER’ci Emniyetçileri. İşkenceler sonucu bazı suçları kabul ve başkalarına da suç isnat ettirildiğini mahkeme huzurunda beyan eden sanıklardan bazılarının adları, tutanakları, sayfa numaraları ve oturum tarihleri cetvel halinde bellidir. Birinci sırada Abdullah Pehlivan, ikinci sırada Ahmet Bilgin, altmışıncı sırada Mehmet Alataş ve daha yüzlercesi… Tabii adı geçen kitapta ve 195. sayfadan 210. sayfaya kadar zikrolunanların arasında 75. sırada Cavit Böke vardır. Sanıklardan ziyade sanık yakınlarının da getirilerek sanıkların gözleri önünde işkencelere maruz kalmaları ve planlı ifadelerle isnat edilen suçun itiraf ettirilmiş gibi imza altına alınması, kanunsuz, vicdansız, hukuksuz, suç delilleri itirafı öyle zannediyorum ki “diriliş” gününde “mahkeme-i kübra’da” yerini bulacaktır. İşte işkenceleriyle ünlü “Başkomiser Zeki Kaman daha sonra devlet aleyhinde faaliyet gösterdiği ve gizli belgeleri DEVYOL illegal örgütüne ve basın mensuplarına vermesinden dolayı hakkında şikayet olunmuş ise de sıkıyönetim olduğu için resmi işlem yapılamamış ve acilen emekliye ayrılmıştır. Okuduklarım ve edindiğim tecrübelerden anladım ki 3 kişiye iftira çok ağır olmuştur: 1. Abdülhamit Han, 2. Mustafa Kemal Atatürk, 3.Alparslan Türkeş. Rabbim üçünün de mekanını cennet eylesin.
Ramazan dolayısıyla yazılarım oruç, zekat, fitre ve fidye ile ilgili devam edecektir. Bayramdan sonra inşallah ömrüm olursa bu seriye devam edeceğim.
Dualarınızı beklerim…