Kıymetli okuyucularım
Ashabtan Ebu Mesud El-Ensari anlatıyor. Bir gün kölemi dövüyordum. Arkamdan birisi seslendi. Şunu iyi bil Ebu Mesud, şunu iyi bil Ebu Mesud, şunu iyi bil. Bir de döndüm baktım ki Resulullah (ona selam olsun) bana şöyle söylüyor: ‘Allah’ın sana karşı gücü senin bu köleye karşı olan güç ve kuvvetinden çok daha fazladır’. Bakınız Tirmizi bir bahsi, bunu okuyunca bir hayli etkilendim. Aklıma sevgili peygamberimizin (S.A.V.) şu mübarek mesajı geldi: Şerli (tehlikeli ve yaramaz) insanlar gür akan su gibi çoğalır. Çağımıza, hatta günümüze baktığımızda kendisini güçlü gören malına, parasına, makam ve mevkisine güvenen öyle insanlar var ki toplumlar ve dünyamız onların yüzünden mutlu ve huzurlu olamıyor. Fayda yerine zarar veren, önüne kattıklarını silip süpüren ve sele dönüşen yağmur gibi fayda yerine zararlı olan tipler. Buhari’de geçen bir Hadisi Şerifte Şanlı Peygamberimiz şöyle buyuruyor: ‘İyi insanlar peş peşe vefat eder. Geride kötüler kalır.’ Bunların da kıyamet alametlerinden olduğunu bildirmiştir.
Kıymetli okuyucularım
Hz. Adem atamızdan bu yana tarihi misyonu içerisinde güç ve kuvvet sahibi nice insanlar gelip geçmiştir. Bunların arasından öyleleri çıkmış ki Allah’ı inkar ederek ilahlık iddiasında bulunmuşlardır. Neticede hepsi de geberip gitmiştir. Sahip oldukları güç ve kuvvetleri onları kurtaramamış ve hiçbir işe yaramamıştır. Öldürücü silahlar, atılan atom bombaları, yok edilen insanlar ve zehirli gazlar onları kurtaramamıştır. Sözde çağdaş dünya deniliyor. Ancak yapılacak bir savaşta 50 bin kişinin öleceği söyleniyor. Söyleyenler ya da söyletenler insanlığın katilleri, kan emicileri. Tabi bu ölecekler arasında onların oğulları, kızları, torunları, yeğenleri, akrabaları ve şakşakçı hödükleri yok. Çoğu muhtaç, çalışma mecburiyetinde olan yoksul ve garibanlar. Onların aralarında ‘Vatan sana canım feda, her şey vatan için’ diye savaşan Mehmetler de yok. Dünyayı kana bulamak isteyen bir acımasız ve de ruhsuz canlı güruhu…
Kıymetli okuyucularım
Güç ve kuvvet yaptırım gücü, insanlara tevazuyu, alçak gönüllü olmayı öğretmelidir. Mesuliyetlerinin ağırlığını hissetmelidir. Ölümü hatırlamalıdır. Yavuz Sultan Selim’in şu vasiyeti bu anlamda çok önemlidir: “Tabutumu taşırken (cenazemi götürürken) elimin birisini dışarı sarkıtın (bırakın). Ahali (millet) görsün ki cihan padişahı Yavuz bu dünyadan eli boş dönüyor.” Cebimi, avucumu doldurdum, çevremi zengin ettim, her istediğime kavuştum zannedenler bilsinler ki bu toprağın altına çorapsız, çıplak ayakla girilecektir. Yaşam tarzı buna göre ayarlanmalıdır. Bilmem anlatabildim mi…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Güç ve Kuvvet Geçicidir
Ashabtan Ebu Mesud El-Ensari anlatıyor. Bir gün kölemi dövüyordum. Arkamdan birisi seslendi. Şunu iyi bil Ebu Mesud, şunu iyi bil Ebu Mesud, şunu iyi bil. Bir de döndüm baktım ki Resulullah (ona selam olsun) bana şöyle söylüyor: ‘Allah’ın sana karşı gücü senin bu köleye karşı olan güç ve kuvvetinden çok daha fazladır’. Bakınız Tirmizi bir bahsi, bunu okuyunca bir hayli etkilendim. Aklıma sevgili peygamberimizin (S.A.V.) şu mübarek mesajı geldi: Şerli (tehlikeli ve yaramaz) insanlar gür akan su gibi çoğalır. Çağımıza, hatta günümüze baktığımızda kendisini güçlü gören malına, parasına, makam ve mevkisine güvenen öyle insanlar var ki toplumlar ve dünyamız onların yüzünden mutlu ve huzurlu olamıyor. Fayda yerine zarar veren, önüne kattıklarını silip süpüren ve sele dönüşen yağmur gibi fayda yerine zararlı olan tipler. Buhari’de geçen bir Hadisi Şerifte Şanlı Peygamberimiz şöyle buyuruyor: ‘İyi insanlar peş peşe vefat eder. Geride kötüler kalır.’ Bunların da kıyamet alametlerinden olduğunu bildirmiştir.
Kıymetli okuyucularım
Hz. Adem atamızdan bu yana tarihi misyonu içerisinde güç ve kuvvet sahibi nice insanlar gelip geçmiştir. Bunların arasından öyleleri çıkmış ki Allah’ı inkar ederek ilahlık iddiasında bulunmuşlardır. Neticede hepsi de geberip gitmiştir. Sahip oldukları güç ve kuvvetleri onları kurtaramamış ve hiçbir işe yaramamıştır. Öldürücü silahlar, atılan atom bombaları, yok edilen insanlar ve zehirli gazlar onları kurtaramamıştır. Sözde çağdaş dünya deniliyor. Ancak yapılacak bir savaşta 50 bin kişinin öleceği söyleniyor. Söyleyenler ya da söyletenler insanlığın katilleri, kan emicileri. Tabi bu ölecekler arasında onların oğulları, kızları, torunları, yeğenleri, akrabaları ve şakşakçı hödükleri yok. Çoğu muhtaç, çalışma mecburiyetinde olan yoksul ve garibanlar. Onların aralarında ‘Vatan sana canım feda, her şey vatan için’ diye savaşan Mehmetler de yok. Dünyayı kana bulamak isteyen bir acımasız ve de ruhsuz canlı güruhu…
Kıymetli okuyucularım
Güç ve kuvvet yaptırım gücü, insanlara tevazuyu, alçak gönüllü olmayı öğretmelidir. Mesuliyetlerinin ağırlığını hissetmelidir. Ölümü hatırlamalıdır. Yavuz Sultan Selim’in şu vasiyeti bu anlamda çok önemlidir: “Tabutumu taşırken (cenazemi götürürken) elimin birisini dışarı sarkıtın (bırakın). Ahali (millet) görsün ki cihan padişahı Yavuz bu dünyadan eli boş dönüyor.” Cebimi, avucumu doldurdum, çevremi zengin ettim, her istediğime kavuştum zannedenler bilsinler ki bu toprağın altına çorapsız, çıplak ayakla girilecektir. Yaşam tarzı buna göre ayarlanmalıdır. Bilmem anlatabildim mi…