Hristiyanların ve Yahudilerin kutsal kitapları olan İncil ve Tevrat gibi Kur’an-ı Kerim’i de deforme etmek istemişlerdir. Allahımıza hamd olsun ki bunu başaramamışlardır. Bunun üzerine iç kurtlar, yerli ve yabancı ajanlar, Müslümanları aldatarak, kandırarak deforme etmişler, planlı bir şekilde sapıklığa itmişlerdir.  Sözde şıh geçinen bir sürü gafiller vasıtasıyla ihanetlerini sergilemişlerdir. Bu arada israiliyatçı yerli ve yabancı hainler perde arkasında gizlenerek din dışı, gerçek olmayan bilgilerle islamın itikad, ibadet, edeb, ahlak, haya, namus, helal, haram, birlik, kardeşlik gibi öğretilerini rayından çıkarmışlardır. Yıllardır devam eden ve devlet tarafından bilinen, bilerek göz yumulan ev toplantılarında devamlı olarak okunan kitapçıklar ve risaleler ön plana çıkarılmış. Kuran meali ve Kuran tasvirleri unutturulmuştur. Böylece Kurandan uzaklaşma sağlanmıştır. Bütün cemaatler aynı metodu kullanmışlardır. Mürritlere, sempatizanlara İslam tarihinden, Peygamberimizin (sav) hayatından örnekler vererek “Hücre çalışmasının” önemi anlatılmıştır. Arada bir Kuranı güzel okuma yarışmaları yapılmıştır. Ancak Kuran-ı güzel anlamak ve güzel anlatmak hiç gündeme gelmemiştir. Böylece toplum Kuranın cihan şumül mesajlarından uzaklaşmıştır. Çok defa Diyanet işleri Başkanlarımız ve siyasetçilerimizde bu işlere alet edilmiştir. İşin garibi bazı cemaat liderlerinin görüşleri en üst perdeden seslendirilmiştir. Ne hikmetse toplumda bunlar madden ve manen çok fazla itibar görmüşler ve desteklenmişlerdir. Böylece bir çok siyasetçide bu adamların tekellerine girmiştir. Cumhuriyet döneminde ihanetler öyle çoğalmış ki, doğruluğuna inanılan 12 Tarikat sayısı 400’lere dayanmıştır. İşin içine birde para, kadın ve lüks hayat girdimi her şey allak, bullak olmuştur. Ortaya çıkan Müslüm Gündüzler, Fadimeler, Aliler, Oktar Babunlar, Adnan Oktarlar, Kedicikler, FETÖ’cüler ve daha niceleri. Bütün bunlar bilinen olaylardı. Avrupada faiz helaldir, alın çıtır çıtır yiyin için Günahı varsa benim sağ ve sol omzuma gelsin diyerek 500 bin markla Amerikaya kaçanları her halde unutmadık. Bu yanlışlara karşı savaş açtığımız için devamlı olarak dışlandık , tayinlerimiz yapılmadı. Gelinen noktada hala yeterli uyarıların yapıldığına inanmıyorum. Bu işin en önemli yanı “Diyanet İşleri Başkanlığının personeli olan Takriben 143 bin elemanın tek ağızdan yanlışları ve batıl oluşumları seslendirilmelidir
DEVAM EDECEK…