Sevgili okuyucularım, oruç tutmaya güç yetiremeyenler, ağır hastalığa yakalananlar, düşkün durumda olan yaşlılar ve oruç tuttuğu zaman sağlığını kaybetme ihtimali olanların her gün için bir fidye ödemeleri gerekir. Bakara Suresi'nin 184, ayetinde geçen, "Oruca güç yetiremeyenler, zorlukla güç getirenler" anlamındaki ifade bunu gerektirmektedir. Bakara Suresi'nin 185. ayetinde, 'Sizden Ramazan Ayı'na yetişenler o ayda oruç tutsun' anlamındaki ilahi emir bildirinceye kadar Müslümanlar yukarıda geçen fidye ayetine göre hareket etmişlerdir. Fidyenin miktarı her bir oruç için bir fakiri doyurma şeklinde ele alınır.
Fidye orucun önemi itibarıyla sosyal amacı olan bir tedavi şeklidir. Tutulmayan her günkü oruç için bir fidye vermek gerekmektedir. Sağlığı yerinde olanların, zaruret halinde orucu bozup sonradan tutma imkânı olanların, "Param var, halim vaktim yerinde... Öyleyse oruç tutmayayım. Onun yerine fidye ödeyeyim" demesi asla caiz değildir. Oruçlu olduğu günlerde devamlı bünyesi zayıflayan, sağlığı tehlikeye giren hasta ve yaşlılar için fidye geçerlidir. Bu tip hasta ve yaşlılarımızın sağlıklarında bunu ödeyememişlerse öldükten sonra ödenmesi için vasiyet etmeleri gerekir. Vasiyet yoksa malın üçte biri ödenecek fidyeyi karşılamıyorsa, mirasçıların teberru (hayır yapma) şeklinde bunu ödemeleri tavsiye edilmektedir.
Sevgili okuyucularım sağlığında kasten orucu terk edenlerin durumu hakkında çok çeşitli farklı görüş ve yorumlar vardır. Burada esas olan Müslüman kişinin mazeretsiz olarak orucunu terk etmesinin yanlışlığıdır. Çoluk çocuğun geçimi için ağır işlerde çalışma çalışmak zorunda kalanların fidye vermelerini uygun görenlerin sayıları bir hayli fazladır. Ancak günümüzde şartlar bir hayli değişmiştir. Ailesi ve çocuklarının nafakasının temini için ağır işlerde çalışmak zorunda olanlar zaten fitre ve fidye verecek durumda olsalar o zor ve tehlikeli işte çalışmazlar. Burada kişinin kendi reyi ve kendi tercihi önemlidir. Günde sigaraya 10-15 lira verenler, 3 bin -5 bin kiralık cep telefonu kullananlar, elbette durumlarını gözden geçirmelidirler. Dikkat edilmesi gereken bir husus da şudur pratikte bir yoksulu doyurmak için geçerli olan gıda maddeleri buğday, buğday unu, arpa, hurma gibi temel besleyici ürünler esas alınmamışsa da, günümüzde şartlar değişmiştir. Onun için yoksul ve fakirin bir günlük yiyecek (doyumluluk) ihtiyacının paraya çevrilmesi daha efdaldir. Burada dikkat edilmesi gereken fitre, fidye ve zekâtlarımızı vereceğimiz kişilerin inançlı ve dindar olmalarıdır. Serseri, sarhoş birtakım kötü alışkanlıkları olanlardan uzak durulması önem arz etmektedir. Normal olarak bir fakirin bir günlük yiyeceği 45 liraya tekabül etmektedir. Sabah-akşam, çorba, kuru fasulye, pilav, komposto, ekmek olarak düşünülürse hesap budur. Artık kimse sofradan ekmek ve katıkla kalkmıyor. Hesap ortalama yapılmalıdır.