Kıymetli okuyucularım. Emperyalist güçler inançları çok ciddi bir şekilde kullanmaktadırlar. Onun için Türkiye'deki yabancı okulların bir kısmı Avrupa'daki kilise teşkilatlarına bağlıdır. Bunlar hem siyasi hem de kültür bakımından Hıristiyanlığın yayılmasında öncülük etmektedirler. Bir başka tabirle bunlar birer misyoner okullarıdır. Müslüman Türk milletine hiç yakışmayan bir aşağılık duygusu ile geri kalmış memleketlerde görülen ve başarı kabul edilen basit duygularla herkes çocuğunu bu yabancı okullara vermek yarışındadır. Üzülerek ifade edelim ki en yüksek mevkideki devlet adamlarımızdan, sıradan vatandaşa kadar herkes bu yabancı okulların meraklısı olmuştur. Halbuki yabancı okullar Müslüman Türk evlatlarını evvela Türk Dili, Türk Edebiyatı, ve Türk Sanatı ile olan irtibatlarını koparıp onları sadece yabancı sanat ve edebiyatı ile temasa geçirmektedirler.
Sevgili okuyucularım. Bilinen bir gerçek vardır. İnsanları, insanların beyinlerini idare eden, kültür en çok sanat dil - din ve edebiyat vasıtası ile aşılanır. Bağlı olduğu ve mensubu bulunduğu öz milletinin kültüründen kopup, henüz şahsiyetini bulmadığı bir çağda, yabancı bir milletin edebiyatı sanatı ve kültürü ile temasa geçen bir çocuk, büyütüp şahsiyetini bulduğu zaman bile elinde olmadan, kendi milletinin değil, başka bir milletin zevkine, düşünce tarzına ve dünya görüşüne sahip bir insan haline gelir. Kendi milletinden kopmaya başlayan bir nesil bunun peşinden almış olduğu yabancı kültürün, dünya görüşünü ve yaşayış tarzını tatbike başlar. Zaman içersinde bunların sayıları arttıkça bunlar birçok önemli görevlere ve devletin belli makam ve mevkilerine geldikçe tehlikeler başlar. Emperyalistlerin gayesi de, varmak istediği noktada zaten budur.
Kıymetli okuyucularım. Kendi kültüründen, inancından, geleneklerinden ve değerlerinden kopan ya da koparılan nesil hiç kuşkusuz kozmopolit ve şahsiyetsiz acayip bir hal alacaktır. Bunlar her türlü dış tesire ve zararlı fikirleri açıktır. İşte Türkiye ve Türk milleti üzerinde çirkin emelleri olan milletlerin beklediği an budur. Ne Müslüman ne Hristiyan ne Yahudi ne Türk ne İngiliz ne de Amerikalı tam bir kozmopolit oyuncak tabiri caizse ortada dönen serseri mayın. Hangi tarafa çekilirse oraya koşan bir piyon. Emperyalistler arzu ettikleri bu noktaya gelince o milletin hudutlarına, sınırlarına girmeye gerek kalmaz. Verilen işaret ve direktiflerle onları dışarıdan idare etmek kolaylaşmıştır.
Sevgili okuyucularım. Türk milletinin geçirdiği ve yaşadığı badireler Tanzimat'tan beri açıklanmamıştır. Göstermelik olarak kıyısından, köşesinden bazı kırpıntılar gündeme getirilmiştir. Türk gençliğinin zihinleri bozulmuştur. Sağlam olarak kalanlar da imalat hatası muamelesi görmüşlerdir. Belki de ben de onlardan birisiyim. Onun için Cumhuriyet döneminde iki Lider tanıyorum. Birisi silah arkadaşlarıyla onu kuran Mustafa Kemal Atatürk, diğeri de Alparslan Türkeş. İkisinin de mekanları cennet olsun.
DEVAM EDECEK