Sevgili okuyucularım. Başta siyasetçiler olmak üzere son yıllarda en çok kullanılan kelime emperyalizmidir. En kısa tarifi ise şöyledir: Bir milletin başka bir milleti hâkimiyeti altına alması ve onu kendi menfaatleri, çıkarları istikametinde sömürmesi, kullanması demektir. Günümüzde sözü edilen bu hâkimiyet üç yoldan çalışmaktadır. Askeri emperyalizm, iktisadi emperyalizm, kültür emperyalizmi. Tarihe baktığımızda eski çağlarda görülen ve sıkça başvurulan bu yolla askeri gücü kuvvetli olan milletler dişlerine göre buldukları zayıf milletleri hâkimiyeti altına alıp, kendi menfaatlerine sömürmüşlerdir. 19. asırdan itibaren tekniğin ve ağır sanayinin gelişmesi ile dünya bloklara ayrılmıştır. Keşfedilen atom, gaz bombaları ve ağır silahlar, füzeler neticesinde hangi taraf galip gelirse gelsin savaşın neticesinde iki tarafında belini doğrultamayacağı anlaşılmıştır. Zayıf milletler, ezilen toplumlar sıranın kendilerine ve geleceğini hesap ederek aralarında ittifaklar kurmuşlardır. Bunun üzerine emperyalist güçler metot değiştirerek iktisadi emperyalizmi devreye koymuşlardır. Özellikle Batılı emperyalist güçler, az gelişmiş veya geri kalmış memleketlerin özellikle şark memleketlerinin iktisadi kaynaklarını ele geçirmek, mali imkânlarının kilit noktalarını tutmak ve ticari hayatlarını kontrol etmek için yeraltı ve yerüstü zenginliklerini ele geçirmişlerdir. Bunun en açık örneği Ortadoğu ve İslam âlemidir. Ancak emperyalist güçler bununla da yeterli olmadığını görmüşler ve tam teslimiyet modern kölelik, ebedi uşaklık için üçüncü yol olan kültür emperyalizmini devreye sokmuşlardır. Sebebi ise kültür emperyalizmi bir milletin gürültüsüz, patırtısız, topsuz, tüfeksiz, savaşmadan zahmetsiz olarak kendi içinden fethetmek demektir. O milletin gençliğini, o milleti teşkil eden fertlerin kafalarının içini boşaltıp onların yerine başka kültürlerin yabancı ideolojilerin doldurulmasının temin edilmesi. Bu yöntem ve bu metot sayesinde hakim olmak isteyen emperyalist milletler sömürmek istediği milletlere, kendi kültürlerine empoze eder ve aşılar ki yapılan operasyon ve tatbikat başarıya ulaşsın ve ilelebet kendi emirlerinde kendilerine hizmet etsin. Yani modern köle olarak kullansın. Milletlerin şahsiyetini geliştiren ve dizayn eden, manevi varlığını teşkil eden ve onu başka milletlerden ayıran bu bağlamdaki çizgileri koyan değerlerin tamamı kültürdür. Buradaki en hassas nokta şudur, istila altında kalan bir milletin maddi gücü zayıflayabilir, askeri gücü yok edilebilir, nüfusu azalabilir, ancak onun kültürüne dokunulmamış ise o millet çok kısa zamanda budanmış bir ağaç gibi yeni sürgünler vererek tekrar eskisinden daha kuvvetli olarak ortaya çıkabilir. İktisadi emperyalizm de bir milletin maddi kaynaklarını sürülebilir, ancak bir süre sonra uyanıp düşmanın planını bozabilir. Hâlbuki kültür emperyalizmi kaleyi içten fethetmektir. Kafalar uyanmaz, zihinler emperyalist milletin arzu ve isteklerine göre ayarlanmıştır. Peki Türkiye bu noktada nerede oturmaktadır? DEVAM EDECEK
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Zekeriya Kılıç
EMPERYALİZMİN ÇEŞİTLERİ -1-