Kıymetli okuyucularım
Siyasetçilerin politika ile meşgul olan devlet adamlarının "Kemer sıkma" diye tarif ettikleri tasarruf (israftan kaçınma) her türlü lüks ve fantezi harcamalardan kaçınmayı gerektirmektedir. Milli geliri bir takım bir takım kaprisler uğruna feda etmekten uzak durmaktır. Daha doğrusu haddi aşmaktır. Elbette insanların temel ihtiyaçlarını yaşamak için gerekli olan malzemeleri temin etmek idarecilerimizin görevleridir. Kalkınmakta olan her ülke tasarrufa önem vermek zorundadır. Burada dikkate alınması gereken asıl konu şudur: Bu kemer sıkma meselesi, lüks daireleri, yabancı marka otomobilleri, köşkleri, ithal malı, lüks mefruşatları, lüks giyim eşyalarını, ithal parfümleri, moda defilelerini, süs köpeklerini, onların ithal mamalarını israfın her türlüsünü kapsıyor mu? Yoksa sadece garibanlara mı mahsus? Sormak lazım. Hesap uzmanları etkili ve yetkili kişilerin açıklama yapması gerekmiyor mu? Öyle ya 84 milyon nüfusun kaçta kaçı milli gelirimizin ne kadarını harcıyor? Kaçta kaçı hangi imkânları sağlıyor? Tasarruf ruhu ve şuuru aileden, okuldan, idare edenlerden, idare olunanlara kadar tepeden tırnağa toplumun her kesimini kuşatmalıdır. Bu şuur ve ruh beslenmelidir. Zenginmiş, orta halliymiş, fakirmiş fark etmez. Herkes tasarruf tedbirlerine uymalıdır. Üç yerine iki ekmek tüketmek tasarruf değildir.
Kıymetli okuyucularım
Milli paramız olan Türk Lirası, Dolar'a, Euro'ya endeksli olarak ayakta kalmaya zorlanıyorsa sık sık en enflasyonlarla değer kaybına uğruyorsa ekonomi düzlüğe çıkmaz. Resmi, gayri resmi bütün birimler israf musluklarını kısmalıdırlar. Milli kalkınmanın temel şartı yatırım ve istihdamdır. Türkiye'de tasarruf yapmak için özendirici tedbirler alınmıyor. Aksine israfı özendirici yöntemler ve teşvikler devreye sokuluyor. Reklamlar ve servis edilen programlar bunun açık ispatıdır. Milli kalkınmanın temel prensibi mümkün mertebe iç ve yerli finans bana dayalı olmalıdır. Borçlanarak kalkınma bit pazarından giyinen kabadayıya benzer ki bu doğru bir yöntem değildir.
Kıymetli okuyucularım
Çok üzücü ve çirkin olan bir hadise de asgari ücretlere yapılan zamları bahane ederek bazı milletvekillerinin 18 milyon olan (Emekli milletvekilleri için) maaşlarının yapılan zamlardan mahrum oluşları meselesi ki tam bir abesle iştigal. Bu haberi izleyince, irade dışı "Gözünüzü toprak doyursun" demekten kendimi alamadım. Kapitalizmin çöplüğünde yemlenmek bu olsa gerek. Allah Resulü'nün, "Bizi aldatanlar bizden değildirler" mesajını hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Hiç unutmayalım ki ağlayanın malı gülene hayır getirmez.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
EKONOMİK KALKINMA VE İSRAF MUSLUKLARI
Siyasetçilerin politika ile meşgul olan devlet adamlarının "Kemer sıkma" diye tarif ettikleri tasarruf (israftan kaçınma) her türlü lüks ve fantezi harcamalardan kaçınmayı gerektirmektedir. Milli geliri bir takım bir takım kaprisler uğruna feda etmekten uzak durmaktır. Daha doğrusu haddi aşmaktır. Elbette insanların temel ihtiyaçlarını yaşamak için gerekli olan malzemeleri temin etmek idarecilerimizin görevleridir. Kalkınmakta olan her ülke tasarrufa önem vermek zorundadır. Burada dikkate alınması gereken asıl konu şudur: Bu kemer sıkma meselesi, lüks daireleri, yabancı marka otomobilleri, köşkleri, ithal malı, lüks mefruşatları, lüks giyim eşyalarını, ithal parfümleri, moda defilelerini, süs köpeklerini, onların ithal mamalarını israfın her türlüsünü kapsıyor mu? Yoksa sadece garibanlara mı mahsus? Sormak lazım. Hesap uzmanları etkili ve yetkili kişilerin açıklama yapması gerekmiyor mu? Öyle ya 84 milyon nüfusun kaçta kaçı milli gelirimizin ne kadarını harcıyor? Kaçta kaçı hangi imkânları sağlıyor? Tasarruf ruhu ve şuuru aileden, okuldan, idare edenlerden, idare olunanlara kadar tepeden tırnağa toplumun her kesimini kuşatmalıdır. Bu şuur ve ruh beslenmelidir. Zenginmiş, orta halliymiş, fakirmiş fark etmez. Herkes tasarruf tedbirlerine uymalıdır. Üç yerine iki ekmek tüketmek tasarruf değildir.
Kıymetli okuyucularım
Milli paramız olan Türk Lirası, Dolar'a, Euro'ya endeksli olarak ayakta kalmaya zorlanıyorsa sık sık en enflasyonlarla değer kaybına uğruyorsa ekonomi düzlüğe çıkmaz. Resmi, gayri resmi bütün birimler israf musluklarını kısmalıdırlar. Milli kalkınmanın temel şartı yatırım ve istihdamdır. Türkiye'de tasarruf yapmak için özendirici tedbirler alınmıyor. Aksine israfı özendirici yöntemler ve teşvikler devreye sokuluyor. Reklamlar ve servis edilen programlar bunun açık ispatıdır. Milli kalkınmanın temel prensibi mümkün mertebe iç ve yerli finans bana dayalı olmalıdır. Borçlanarak kalkınma bit pazarından giyinen kabadayıya benzer ki bu doğru bir yöntem değildir.
Kıymetli okuyucularım
Çok üzücü ve çirkin olan bir hadise de asgari ücretlere yapılan zamları bahane ederek bazı milletvekillerinin 18 milyon olan (Emekli milletvekilleri için) maaşlarının yapılan zamlardan mahrum oluşları meselesi ki tam bir abesle iştigal. Bu haberi izleyince, irade dışı "Gözünüzü toprak doyursun" demekten kendimi alamadım. Kapitalizmin çöplüğünde yemlenmek bu olsa gerek. Allah Resulü'nün, "Bizi aldatanlar bizden değildirler" mesajını hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Hiç unutmayalım ki ağlayanın malı gülene hayır getirmez.